Kamboçya günümüzde Siem Reap’teki Angkor tapınakları ile bilinse de aslında tarih ve kültür olarak inanılmaz derinlikte bir ülke…
Tarihsel olarak bakacak olursak Kamboçya halkı (köken olarak Khmer deniyor.) tarih sahnesine birinci yüzyılda çıkıyor ve 12. yüzyıla kadar şu anki Tayland, Laos , Vietnam ve Malay yarım adasını kontrol eden bir imparatorluk kuruyorlar. Bu zaman aralığında dünyada eşi benzeri olmayan Angkor şehrini inşa ediyorlar. Şu anda Siem Reap şehrinde bir ulusal park olan Angkor Tapınakları dünya çapında çok meşhur. Angkor şehrinin büyüklüğünden bahsetmek gerekirse, Londra’nın nüfusu 100 bin iken burasının nüfusu 1 milyon. Bu döneme Khmer İmparatorluk dönemi deniyor.

Bu çağdan sonra ise çok yakın tarihe kadar Kamboçya için işler pek iyi gitmiyor. Bu dönemde Khmer imparatorluğunda bir azınlık durumunda olan Siam ve Viet halkları giderek güç kazanıyorlar. Ayutthaya’yı başkent olarak belirleyen Siam halkı (günümüz Thai halkı) Siam krallığını kuruyor. Viet halkı ise bölgedeki Cham halkını deyim yerindeyse yok ederek Kuzey Vietnam’da ilk devlet oluşumunu sağlıyorlar. Siam krallığı zamanla Tayland ve Laos topraklarını himayesine katıyor. Viet krallığı ise güneye inip bereketli Mekong deltasını ele geçiriyor.Bu esnada ise Khmer imparatorluğu sürekli bir savaşın ve baskının altında giderek eziliyor. Angkor şehri başkent olarak görülse de eski ihtişamı kalmıyor. En sonunda 1431 senesinde Siam krallığı Angkor kentini işgal ediyor. Bunun ardından başkent Phnom Penh’e taşınıyor ve günümüze kadar bu şekilde devam ediyor.
18. yüzyıldaki Vietnam iç savaşı ve Siam krallığının Myanmar tarafından işgali askeri güç açısından rahatlamasını sağlasa da bu savaşları etkisiyle Kamboçya topraklarında da büyük bir yıkım oluyor. 19. yüzyılda ise bu ülkeler iç dinamiklerini oturtunca Kamboçya üzerinde hak iddaa ederek sürekli bir çatışmaya sebep oluyorlar. Tam bu gerilim arasında Fransızların Hindiçin yayılma politikası başlıyor. Kamboçya kralı bunu bir fırsat gibi görüp 1863 yılında Fransa korumasını kabul ediyor. Bu eylem o zaman için ülkenin durumunu kurtarsa da 90 senelik Fransız döneminde kamu hizmetleri ve altyapı haricinde eğitim ve ülke gelişimi adına pek bir yatırım almıyor.
Fransız dönemi ikinci dünya savaşına kadar devam ediyor. Savaş boyunca Japonların işgali yaşansa da bu dönem çok önemsiz olarak görülüyor. İkinci dünya savaşından sonra başlayan Birinci Hindiçin savaşında (1946-1954) silahlı çatışmanın neredeyse hepsi Vietnam’da yaşanıyor fakat Kral Norodom Shinouk başarılı bir diplomatik oyun ile ülkeyi bağımsız hale getiriyor.
Bundan sonraki hikaye ise modern tarihin en acı hikayelerinden birini anlatıyor. Vietnam – Amerikan savaşında Kral Norodom Shinouk, arkadaşı Ho Chi Minh’in başında bulunduğu Kuzey Vietnam’a dolaylı olsa da yardım ediyor. İlk başta Kuzey’deki gerilların Güney Vietnam’a geçişi için ülke topraklarından geçmesine müsaade ediyor fakat bu taviz zamanla Kuzey Vietnam’lıların Kamboçya içerisinde kamplaşmasına sebep oluyor. Tabii ki bu durum Kamboçya’nın üzerindeki politik baskıyı çok arttırıyor ve ülkedeki muhalefet daha da güçleniyor. Bunun üzerine 1970 yılında Kral yurt dışındayken tahttan indiriliyor. Eski bir general olan başbakan Lon Nol ülke başkanı olarak atanıyor. Lon Nol ise batı yanlısı bir hükümet oldukları için Kuzey Vietnamlıları düşman olarak belirliyor ve ordu ekipman, eğitim vb. anlamında yetersiz olmasına rağmen ülkedeki Kuzey Vietnam kamplarına karşı tarruza geçiyor. Lon Nol burada bu saldırı operasyonuna Amerika’nın destek vereceğini düşünüyor fakat Amerika o anda Vietnam harici bir operasyon yapmayacağını açıklıyor. Bu yanlış hesap Kamboçya ordusuna çok pahalıya mal oluyor. 1970 senesi sonunda tarruz operasyonları tamamen başarısız oluyor. Ardından Amerika karadan Kamboçya’ya girip kampları temizlemek istese de bu harekat Kamboçya halkının sosyalist ve militer bir milis lider olan Pol Pot’un etrafında toplanmasını sebep oluyor. Pol Pot ülkenin kuzey batısında silahlanan bir milis partiye liderlik ediyor. Bu oluşum Çin ve Kuzey Vietnam’dan destek alıyor, ayrıca sürgündeki kral da bu oluşuma detek verdiğini açıklıyor ve Pol Pot’u başbakan olarak atadığı bir gayri resmi parlemento kurduğunu açıklıyor, bu hükümete ise “Khmer Rouge” ismini koyuyor. Kraldan böyle bir açıklama alan halkın Pol Pot’a katılımı kolaylaşıyor. 5 sene boyunca iç savaş yaşayan Lon Nol hükümeti Amerika’nın muazzam yardımına rağmen düşüyor ve 4 senelik kanlı Khmer Rouge ya da Kızıl Khmer dönemi başlıyor.
Pol Pot liderliğindeki Khmer Rouge yönetimi; ülkenin kurtuluşunun tarım ülkesi olmaktan geçtiğini dikte eden bir anlayış benimsiyor. Şehir nüfusunun çoğu kırsala sürülerek çok ağır şartlarda çalışmaya zorlanıyor. Tarım sektörü haricinde uzmanlığı olan, mühendis, doktor, elektrik teknisyeni, üniversite öğretmeni gibi nitelikli insanları çoğunlukla akla hayale gelmeyen işkenceler ile öldürülüyorlar. Şehirlerden kırsala sürülmüş olan insanlara “Yeni İnsan” takma adını takarak çağırıyorlar ve bilhassa onları çok ağır şartlarda çalıştırıyorlar. Bu kara dönem 4 sene boyunca devam ediyor. Bir çoğu eğitimli 1.7 milyon insanın ölümüne sebep oluyor, bu o zamanki Kamboçya’nın nüfusunun %20sini oluşturuyor. Bu kanlı rejim 4 sene sonunda Vietnam’ın müdahalaesi ile son buluyor. Khmer Rogue varlığı 1999’a kadar varlığını sürdürse de 1979’dan sonra hiç bir zaman ülkede söz sahibi olmamışlar.
“Geçmişten Bugüne Kamboçya” için 3 yorum