Londra, uzun süredir merak ettiğimiz, vize derdiyle bir gün gideriz dediğimiz sonra bir bakmışız ki bir iş gezisi ile haydi o gün bugün dediğimiz yere ait gezi günlüğümüze hoş geldiniz…
Normalde bir gezi öncesi çok araştırma ve planlama yaparken bu sefer biraz arkadaş tavsiyesi biraz da o anda ruh halimize göre karar verelim diyerek yola çıktık. Gezimiz için 4 gün olsa da gidiş-dönüş zamanını katınca aktif gezme süremiz 3 güne düştü. Yine de 3 güne neler nereler sığdırılıyor şaşırırsınız. Gelin bu zamanda nereleri gezdik, gün ve gün rotamızı paylaşarak anlatalım.
1. Gün Rotası
Big Ben&Westminster Palace – Westminster Abbey – Churchill War Rooms – St. James Park – Buckingham Palace – Queen’s Gallery – Westminster Cathedral – Leicester Square – Piccadilly Circus – Oxford Street – Marble Arch
Sabah ne kadar erken uçarsanız uçun havalimanı çıktınız, otele yerleştiniz ve gezelim dediniz anda öğlen saatini bulmuş oluyor. Biz de ilk günümüz yarım günlük bir rota olacak şekilde yola çıktık. Bu sebeple Westminster taraflarını görmek olacaktı. En yakın istasyon da Westminster’dan çıktık. Bu istasyonun çıkışı Parlamento Meydanı (Parliament Square Garden) bulunmakta. Bu meydanda gerek İngiltere’de gerek dünyada önemli kişilerin heykelleri bulunmakta. Winston Churchill, Ghandi, Mandela bunlardan bazıları.
Bu meydanın içerisinden geçerek Westminster Abbey ilerledik. Bu kilisenin önemi, İngiliz Kraliyet ailesinin düğün ve cenaze törenleri için kullanılması, UNESCO World Heritage listesinde yer alması ile bizde merak uyandırdığından içerisine girdik.
Şunu belirtmeliyiz ki İngiltere’de müzeler ücretsiz olsa da bu şekilde ikonik yerlerin çoğu girişi ücretli ve pek de ucuz olduğu söylenemez(22£). Üstelik bu yerin içerisinde fotoğraf çektirmek yasak, biz yine de kaçamak şekilde birkaç fotoğraf çekmeden edemedik. Avantajı ise girişinde AudioGuide veriyor olmaları. Birçok kilise ve katedral gördük, ama hiçbirinde bu yerde olduğu kadar mezar veya anıt gördüğümüzü hatırlamıyoruz. Yürüyüş yolu sürekli olarak farklı renkte ve üzerinde isimlerin olduğu büyük karolarla dolu idi. Sadece yerler değil, duvarlar ve birçok yerde heykel, taştan tabutlarla dolu idi. Kiliseden ziyade anıt ve mezarlarla dolu bir yer. Bunlardan dikkatimizi çeken bazı isimler;
- Newton’un da olduğu birkaç fizikçinin mezarı bulunuyor. Kimisi için ise memorial yapmışlar.
- Şairler köşesinde (Poet’s Corner) Robert Borwning, Ted Hughes, George Elliot, Lord Byron, Charles Dickens isimlerden birkaçı. Shakespeare için anıt heykeli var.
- Kraliçe I. Elizabeth ve üvey kız kardeşi I. Mary mezarı
Ayrıca içerisindeki Lady Chapel bölümündeki tepedeki işçilik muhteşem ötesi.
Bu kiliseyi de gördükten sonra Big Ben ve Westminster Sarayı’na (Palace of Westminster) yöneldik. Big Ben’in tadilata girdiğini görünce üzülmedik değil. Ama neyse ki saray açısından şanslıydık.
Çevresinden dolaşarak sonraki durağımız St. James Park’a doğru yürümeye başladık. Yürüme yolumuz üzerinde bulunan Churchill Savaş kabine odaları(Churchill War Rooms) 2. Dünya savaşı sırasında savaşın yönetim karargahı olarak kullanılan yerler müzeye dönüştürülmüş ve meraklıysanız gezmeniz 2 saati buluyormuş. Darkest Hours filmini seyredenler az çok nasıl olduğunu görmüştür, filmin çekimleri de burada yapılmış. Girişi ücretli(19£) olan bu yeri, zaman ve para tasarrufu açısından sadece girişini görüp ilerledik. Girişinin şekli şeması bir clup girişi havası yaratması da aklımızda farklı bir anı edindirdi.
Ortasında küçük bir göl olan St. James Parkı, zamanında(1600ler) deve, timsah vb. çeşitli egzotik hayvanları barındırıyormuş. Bugün ise ördek, pelikan ve çeşitli kuşları barındırıyor. Gittiğinizde yanınızda az da olsa kuşları ve sincapları beslemek için yiyecek bulundurmanız tavsiye ederiz.
Gölün ortasında bulunan köprü hem St. James Sarayı hem Buckingham Sarayı için güzel bir manzara sunuyor, köprüye çıkıp mutlaka fotoğraf çekin. St. James Sarayı (St. James Palace) aktif olarak kraliyet işlerinde kullanıldığından ziyarete kapalı. Bu sebeple sadece dışarıdan fotoğraf çekerek yetinebiliyorsunuz.
Parkın çıkışında ise Buckingham Sarayı (Buckingham Palace) bulunmakta. Akşam saati olmasına rağmen hareketliydi. Bu saray ise belki de şehrin en ünlü yapısı. 1837’den beri İngiliz Kraliyet Monarşi’sinin evi olarak hizmet veriyor ve günümüz kraliçesi tarafından da halen kullanılmakta. Bu sebeple de yılda 2 ay haricinde(Ağustos-Eylül) ziyarete kapalı.
Peki burada ne yapabilirsiniz? Mutlaka duymuşsunuzdur, Nöbet Değişim törenini seyredebilirsiniz. Asıl tören her sabah 11:00 da yapılıyor ve bandolu şekilde olsa da biz akşam gittiğimizde de daha sade bir versiyonunu izleme şansımız oldu. Sarayın önündeki Victoria Anıtı (Victoria Memorial) bulunmakta ve bu anıt 1901 yılında Kraliçe Victoria’nın ölümünü anısına yapılmış geniş bir anıt yapısıdır. Victoria’nın heykeli yanı sıra cesaret, istikrar, zafer, hayırseverlik, hakikat ve annelik temsil eden heykeller de var. Bizim dikkatimizi çeken ise iki heykelin elindeki orak ve çekiç tutan heykeller olması idi. Bildiğiniz üzere bu semboller komünizm simgesidir.
Sarayı da gördükten sonra yolumuza devam edip Kraliçe’nin Galerisi ( Queen’s Gallery) dışarıdan görüp yolumuza devam ettik. Bu yerde Kraliçe’nin bizzat ulus adına sanat eserlerini barındırıyor. Dışarıdan küçük görünse de gezmesi 1,5 saat sürüyormuş. Daha fazla vaktimiz olsaydı belki uğrayabilirdik.
Yürüyüş rotamızın son durağı ise, Westminster Katedrali (Westminster Cathedral) bizi şaşırtan yerlerden. Birçok kişi tarafından bilinmese de gezinizde mutlaka uğrayın diyeceğimiz bu katedralin etkileyici bir yapısı bulunuyor. Neo-Bizans mimarisinde olan bu bina, içerisindeki şapellerdeki mozaikler çok etkileyici. Bazı şapeller henüz boş iken bazıları ise mozaiklerle kaplı. Anladık ki, her birine mensup üyelerinin maddi yardımları ile bu şapeller dekore ediliyormuş. Binaya giriş ücretsiz ve fotoğraf çekebiliyorsunuz.
İkonik binaların gezisi bitse de bizim için gün bitmemişti. Akşamında ise, Leicester Meydanı civarında yemek yiyip oradan Piccadilly Circus’u ve devamında Regent Street üzerinden otelimize doğru yürüyerek akşam gezimizi de yaparak günü tamamlamıştık. Vaktiniz olursa Leicest Meydanı yanı başındaki Avrupa’nın en büyük Chinatown a uğrayabilirsiniz.
2. Günün Rotası
Trafalgar Square – St. Paul’s Cathedral – Millenium Bridge – Tate Modern – Globe Theatre – Southwark Cathedral – Borough Market – HMS Belfast – Tower Bridge – Tower of London – Leadenhall Market – Neal’s Yard – Covent Garden
İkinci günde çok gezilecek görülecek yer var diyerek erkenden yola çıktık. Günün ilk durağı ise Trafalgar Meydanı (Trafalgar Square). Şehrin merkezinde bulunan bu meydan ismini, tarihte İngilizlerin Fransız ve İspanyollara karşı yaptığı deniz harbindeki inanılmaz başarısına istinaden Trafalgar Savaşı’ndan alıyor. Bu meydanın ortasında savaşı yöneten Amiral Horatio Nelson onurlandırmak adına çok uzun bir sütun ve sütunun tepesinde Nelson’ın heykelinin bulunuyor.
Bu sütunun etrafında ise 4 tane aslan heykeli var ve bu heykeller ele geçirilen gemilerin topları eritilerek yapılmış. Meydanın etrafı ise, müzeler, galeriler, kültürel alanlar ve tarihi binalar ile çevrili. Bunlardan biri olan Ulusal Sanat Galerisi (National Art Gallery) zamanı olanlar için ziyaret edilmesi tavsiye edilen müzelerden birisi.
Burayı da gördükten sonra atladık ikonik çift katlı otobüse ve birkaç dakika içerisinde sonraki durağımız Aziz Paul Katedrali (St. Paul Cathedral). Epey büyük ve kubbeli olan bu yapı tarihi oldukça eski, MS 604 yılında yapılmış. Kraliçe Victoria ve Kraliçe Elizabeth yıldönüm kutlamaları bu yerde yapılmış. Sadece kutlamalar için değil, Nelson, Churchill gibi önemli isimlerin cenaze törenlerine de ev sahipliği yapmış. Maalesef bu yer de ücretli (18£) ve gezmesi 2 saat aldığından dışından güzel fotoğraflar çekilerek ayrıldık.
Katedralin yan tarafındaki yoldan girilen Milenyum Köprüsü (Millenium Footbridge) bu köprü üzerinden yürüdükçe (sadece yayaların kullandığı köprü) arkada Aziz Paul Katedrali görülüyor. Thames nehri üzerinde 200den fazla köprü bulunmakta. Bu köprü 20 yaşından küçük olmasına rağmen, köprü çeşitli filmlerde ve müzik videolarında yer aldı.
Bunlardan bizim bildiklerimiz Galaksinin Koruyucuları, Harry Potter: Melez Prens. Hatta son dönemde Jax Jones, Breathe müzik videosunda epey yer verilmiş. Köprünün hemen çıkışında bulunan Tate Modern müzesi yer alıyor. Aslında Londra’da 4 farklı Tate Sanat Galerisi var ancak en çok bilineni burası. Ücretsiz olan bu müzede zaman zaman özel sergiler yapılıyor. Bunlar ayrıca ücretlendiriliyor (Biz gittiğimizde Picasso için yaklaşık 20£ giriş ücreti vardı ama çocuklara ücretsiz) Müzenin en alt katında çeşitli açılarla yerleştirilmiş salıncaklar var. Bu salıncaklarda sallanan çocuklar ve sesleri hoş bir manzara yaratmış. Bu yerin en tepesine(10. Kat) çıkarsanız şehrin manzarasını ücretsiz görme fırsatınız olur.
Tate Modern’den çıktınız ve yürüyüş yolunuz üzerinde Shakespeare Globe isimli tiyatroyu göreceksiniz. Girişi ücretli olan bu yerde çeşitli tiyatro oyunları sergileniyor. Ayrıca Shakespeare’in hayatı ve çalışmaları hakkında sergi bulunuyor. Burayı da dışarıdan görüp sonraki durağımıza doğru yürümeye devam ettik.
Yol boyunca Anchor Pub, Clinck Prison Museum, Winchester Palace ve Golden Hinde sürpriz olan keyifli noktalardı. Buralarda fotoğraf çekebilirsiniz.
Derken Southwark Katedrali’ne (Southwark Cathedral) vardık. Oldukça küçük olan bu yapıya giriş ücretsiz, ancak fotoğraf çekmek için 1£ bağışta bulunmanızı istiyorlar. Shakespeare bir dönem Southwark’ta yaşadığı için onun anısına memorial ı bulunuyor.
Kısa bir dinlenmeden sonra bu katedralin hemen yakınında olan Borough Pazarına (Borough Market) hafif atıştırmak için yöneldik. Bir kısmının köprü altında kaldığı bu Pazar, Londra’nın en büyük ve en eski pazarı oluyor (şöyle diyelim 2014 yılında 1000. Yılı kutlanmış) Bu pazarda meyve-sebzeden tutun et-balık, peynir-süt ürünleri, şarap ve çikolata gibi çok farklı seçeneklerin olduğu söylenebilir. Hatta bu pazarda pişirip direkt sizlere ayaküstü atıştırma fırsatı da sunuluyor. Oldukça renkli ve hareketli olan bu pazara mutlaka uğramalısınız. Artık atıştırmalıklarımızı alıp sonraki hedefimize doğru yeniden yola koyulduk.
Yol üzerinde, HMS Belfast (2. Dünya savaşından kalma savaş gemisini müzeye çevirmişler) uzaktan bir bakış attıktan sonra en sevdiğimiz ve yine en ikonik olan yerlerden biri olan Tower of Bridge manzaralı sahil kısmına vardık. Zaten oraya varmadan başlıyorsunuz fotoğraf çekilmeye.
Parkın kenarında biraz oturup manzaranın ve güneşin tadını çıkardık. Buraya vardığımızda artık öğlen 13:00 olmuştu. Biz her ne kadar girmediysek de merak edenler için bilgi verelim. Bu köprü üzerinde kulelerin tepesine çıkıp Thames nehri ve Londra şehir manzarasını seyredebilir, bu köprünün yapımı ile ilgili bilgilerin olduğu sergiye bakabilirsiniz. Ama asıl noktası, iki kulenin birbirine bağlandığı yerde yaklaşık 11m lik bir camdan yürüme zemini bulunuyor. Aşağıya bakıp köprüden geçenleri seyredebilirsiniz. Giriş ise ücretli olup yaklaşık 10£. Köprü ise, ayın belli zamanlarında açılıyor. O ana denk gelmezseniz köprünün içerisinde yayan olarak geçip mutlaka selfie çekin.
Tower of Bridge’i geçtikten sonra hemen solda Londra Kulesi (Tower of London) var. Oldukça eski bir kale olan bu yer, tarih boyunca diğer işlevlerin yanısıra bir hapishane, cephane, hazine, hayvanat bahçesi, Kraliyet Darphanesi yönetim merkezi ve kraliyet mücevherlerinin evi gibi birçok farklı sebeplerle kullanılmış. Günümüzde kraliyet mücevheri başta olmak üzere birçok tarihi eserlerin sunulduğu müze olarak konumlandırılmış. Girişi ücretli(22£) olan bu yerde meraklıları gezebilirsiniz, yaklaşık 1 ile 3 saat sürüyor gezmesi, önden uyaralım.
Kaleyi de gördükten sonra Leadenhall Pazarına doğru devam ettik. Bu yol üzerinde Romalıların MS 2. Yy’da savunma amaçlı inşa ettiği surun kalıntılarını (London Wall) görebilir, şuanda Four Seasons oteli olarak kullanılan Port of London Authority Building’i ziyaret edebilirsiniz. Asıl gelelim Leadenhall Market da vardığınızda yerel yiyeceklerde tadabileceğiniz dükkanlar ve restoranlar göreceksiniz. Victoria dönemi mimarisindeki bu market, Harry Potter filminde Diagon Alley çekimlerine ev sahipliği yapmış.
Bu markette biraz soluklandıktan sonra metro ile birlikte gündüz gözüyle görülmesi gereken iki farklı yere yöneldik. Bunlar Neal’s Yard ve Covent Garden. Neal’s Yard, aslında renkli binaların arasında kalan küçücük gizli bir avlu. Mekanda kuaförden tutun, kahve içebileceğiniz küçük cafeleri bulunmakta. Covent Garden’a da yürüme mesafesinde olan bu mekanın ortasın birkaç dakika soluklanıp kahvenizi içebilirsiniz.
Burada da biraz soluklandıktan sonra Covent Garden’a geçtik. Covent Garden, birçok kişiden duyduktan sonra gitmeye karar kıldık. Aslında Londra’da bir semt ismi olan bu yerin merkezinde üstü kapalı küçük bir alışveriş merkezi var. İçerisinde hem giyecek hem yiyecek dükkanları bulunuyor. Hatta ara alt katlarında restoranlarda bulunmakta. Canlı müzik gösterileri de yapılmakta.
Özellikle gündüz saatlerinde çeşitli el işlerinin satıldığı standlar kuruluyor. Buradaki noktayı da bitirdikten sonra akşamında Soho civarındaki Publarda yemek yiyip akşamın tadını çıkabilirsiniz.
3. Günün Rotası
Notting Hill Portobello Market – Hyde Park – Natural History Museum – London Eye – Southbank
Portobello Pazarı (Portobello Market), Londra’da en meşhur pazarlardan ve cumartesi günü kuruluyor. Tavsiye edilen saat 10:00-12:00 arası. Bu pazarın özelliği, renkli evlerin olduğu Portobello caddesi boyunca çeşitli antika, giyim ve değişik objelerin satıldığı standların olması. Sadece standlar değil etrafındaki dükkanlardan da alışveriş yapabilirsiniz. Her pazarda olduğu gibi bu pazarın da meyve-sebze bölümü bulunuyor. Ama asıl kısım diğer bölümde.
Burada vakit geçirip alışveriş yaptıktan sonra Hyde Park’a geçtik. Londra’nın en ünlü parkı aynı zamanda en büyük parkıdır. Parkın içerisinde Kensington Sarayı (Kensington Palace), Kensington Bahçeleri (Kensington Gardens), Albert Anıt Heykeli (The Albert Memorial), ve Prenses Diana anıt çeşmesi (Diana Memorial Fountain) bulunmakta. Burada min. 2-3 saat vakit geçirebilirsiniz.
Buradan sonra da Doğa Tarihi Müzesi (Natural History Museum) ne girdik. Şunu söyleyebiliriz ki Londra’da müzeler ücretsiz ama böyle bir müzenin ücretsiz olması daha da şaşırtıcı. Özellikle çocuklar açısından çok eğitici bir müze ama en etkileyici kısmı Dinozorlar bölümü idi. Arkeolojik kazılardan çıkardıkları kemikleri bir araya getirerek çok bilgilendirici bir sergi sunmuşlar. Hatta bununla yetinmemişler maketleri ile de daha da gerçekçi kılmışlar. Tabi bu müzede sadece dinozorlar yok, diğer hayvanlar ve hatta çeşitli taşlar gibi doğa hakkında ciddi bir yatırım yapılmış bir müze. Burada hızlı bir tempo ile 2 saat vakit geçirebilirsiniz. Bu şekilde gündüz gezilecek yerleri tamamlamış olduk.
Akşamında ise, London Eye ı görmeye gidip oradan da Southbank sahilinde takılıp vakit geçirdik.
4. Günün Rotası
British Museum
Son gün sadece yarım günlük vaktimiz olduğundan bugünü British Museum’da geçirmeye karar verdik.
Yine ücretsiz girilebilen bu müzeyi hızlısından gezmek bile (en önemli olan eserleri görerek) 2,5 saatinizi alıyor. Eğer meraklıysanız ve zamanınız varsa 4-5 saat geçireceğiniz garanti. İçerisinde ağırlıklı olarak arkeolojik olarak çıkarılmış ve dünyanın her yerinden eserler bulunmakta. Eski Mısır, Antik Yunan ve Roma, Asya, Avrupa, Ortadoğu, Amerika ve Afrika şeklinde bölümlere ayrıştırmışlar. Bizim ülkemizden de İznik kasesi, Halikarnas Mozolesi gibi daha birçok eserin burada bulunduğunu söyleyebiliriz. En çok ilgimizi çekenlerden bir tanesi ise Gebelein Man olarak bilinen ama saç renginden dolayı Ginger man olarak lakap takılan 5500 yıllık mumya.
Londra’da Ulaşım
Havaalanlarından Şehir Merkezine Ulaşım
Eğer uçuşunuz Heathrow havaalanından ise en hızlı ve en kolayı buradan. Çünkü şehrin merkezine ulaşım alternatifi çok daha fazla. Bunların detaylarına aşağıdaki gibi belirtmeye çalıştık. Ama bizim için en hesaplısı kesinlikle metro olanıydı (Piccadilly hattı).
Havaalanı | Ulaşım tipi | Sıklık ve yolculuk süresi | Bilet alım şekli ve ücreti | |||||||||||
Heathrow – Paddington istasyonu | Heathrow Express treni | 15 dk da bir tren kalkıyor. Yolculuk yaklaşık 25 dk sürüyor. | https://www.heathrowexpress.com/timetable-schedule/heathrow-london | Online, istasyondaki bilet gişesi veya trenin içerisinde iken bilet alınabiliyor. | Online Tek yön: 22£ – 25£ arası. | Trende alırsan 27£ – 30£ arası. | ||||||||
Heathrow – Paddington istasyonu | Heathrow Connect | 30 dk da bir tren kalkıyor. Yolculuk 31 ile 49 dk arası sürüyor. | http://www.heathrowconnect.com/ | Online veya istasyonda bilet gişesinden bilet alınabiliyor. Oystercard ve Travelcard geçerli. | Tek yön 10£ | |||||||||
Heathrow-Londra şehir merkezi | Underground (Piccadiliy Line) | Sabah 5’ten gece 23:40 a kadar hat çalışıyor. Hatta Cuma ve Cumartesi günler 24 saat çalışıyor. | https://tfl.gov.uk/ | Tüm metro istasyonlarında bilet makinelerinden alınabiliyor. | Tek kullanımlık bilet 6£. | Travelcard alınırsa 17£ (tüm bölgelerde sınırsız kullanım) | Oystercard alınırsa 3-5£ arası. | |||||||
Gatwick-London Victoria istasyonu | Gatwick Express treni | 15 dk da bir tren kalkıyor. Yolculuk yaklaşık 30 dk sürüyor. | Online veya istasyonda bilet gişesinden bilet alınabiliyor. Oystercard ve Temassız kart geçerli. | Tek yön 20£ | ||||||||||
Gatwick-London Victoria istasyonu | National Express (otobüs) | 1,5 – 2 saat arası yolculuk sürüyor. | https://www.nationalexpress.com/en/airports/gatwick | Her iki terminalde veya online olarak National Express bilet masalarında bilet satın alabilirsiniz. | Tek yön 5£’dan başlayan fiyatları var. Tarih yaklaştıkça artıyor. | |||||||||
Stansted- London Liverpool Street | Stansted Express treni | 15 dk da bir tren kalkıyor. Yolculuk yaklaşık 47 dk sürüyor. | Metroya geçmek için Tottenham Hale (Victoria Line) veya Londra Liverpool Caddesi (Central, Circle, Metropolitan ve Hammersmith & City hatları) duraklarında inmelisiniz. | Online | Tek yön 7£’dan başlayan fiyatları var. | |||||||||
Stansted- Victoria Coach İstasyonu | National Express (otobüs) | 1,5 – 2 saat arası yolculuk sürüyor. | https://www.nationalexpress.com/en/airports/stansted | Her iki terminalde veya online olarak National Express bilet masalarında bilet satın alabilirsiniz. | Tek yön 5£’dan başlayan fiyatları var. Tarih yaklaştıkça artıyor. |
Şehir Merkezinde Ulaşım
Şehir merkezinde gezmek için birkaç alternatif var. Bunlardan ilki Oystercard. Bizdeki İstanbulkart mantığındaki gibi. 5£ depozito karşılığında kart alıyorsunuz. Para yükleyerek ve yolculuk boyunca kullandıkça tekrar yükleme yapıyorsunuz. Bu kartı makinelerden alıyorsunuz. Orada görevliler de var ve çok yardımcı oluyorlar. İşiniz bittiğinde içindeki para ve depozitoyu geri alabiliyorsunuz. Ayrıca gün içerisinde yaptığınız yolculuğu bağlı olarak 6£ civarı üzerine geldiğinde artık sizden para düşülmüyor. Bu kart her yerde geçiyor. Şehrin dışına çıkarken bile trenlerde geçerli. Kartı otobüsler haricinde bir girerken bir de çıkarken okutuyorsunuz. Böylece gittiğiniz mesafeye göre para düşmekte. Bazı hatlarda turnike bulunmuyor. Bu sebeple kartı okutmama gibi bir akıllılık yapmaya çalışmayın. Çünkü trende iken bir anda görevli gelip kartın okutulup okutulmadığını kontrol edebiliyor. Para cezası 80£.
Bir diğer alternatif Travelcard. 1-2-3 günlük şeklinde kart alabilirsiniz. Kartı alırkan Zone seçimi de yaparak fiyatı değişmekte. Ancak merkez Londra’da takılacaksınız Zone 1-2 seçilmesi yeterli olur.
Son bir seçenek LondonPass var. Bu aslında Müze+Ulaşım versiyonlu bir bilet. Eğer Londra’da her yere gireceğim şeklinde bir planınız varsa daha uyguna gelebilir. Aksi türlü çok pahalı. Şöyle reklam yapmışlar. 3 günlük bir gezide gireceğiniz yerlerin parası 234£ iken 3günlük London Pass için 111£ ödüyorsunuz. Ulaşım olarak da Hop On& Hop Off otobüs seçeneği vermişler.
Bizim için en mantıklısı Oystercard oldu. Şehirde yürüyerek erişilebilecek çok fazla yer var ve yürümeyi sevdiğimizden bu şekilde daha hesaplı oldu. Ama yürümeyi sevmeyenler için 1 günlük Hop On&Hop Off otobüs bileti alıp şehri gezebilirsiniz.
Londra’da Yemek için Mekan & Semt Önerileri
- Flat Iron – Covent Garden’daki tavsiye edilir. Yalnız rezervasyon almıyorlar. 45dk-2,5 saat bekleme süresi verebiliyorlar. Denk getirebiliyorsanız uğrayın.
- Marylebone. Bu bölgede çok güzel restoranlar bulunuyor. Hatta Yamabahçe diye bir Türk restoranı da bulunmakta.Bizim girmek için vaktimiz olmamıştı maalesef.
- Giraffe – Southbank. Sahilde dolaştıktan sonra buradaki mekanda da yemek yiyebilirsiniz.
- Nando’s. Eskiden Cevahir AVM’de olan bu restoranın tadını çok özlemişiz. Özel Peri Peri soslu tavuklarını denemek için gidilebilir.
- Soho civarındaki herhangi bir Pub ı deneyebilirsiniz.
- Skygarden. Gerek Londra’nın şehir manzarasını izlemek gerek de yemek işini bir arada halledebileceğiniz yer.
Londra Harry Potter Rotası
Harry Potter hayranları için Londra’da görülebilecek bazı yerlerin listesini paylaşalım dedik. Bu gibi yerleri görmek için turlar bile mevcut.
- ZSL London Zoo: Girişi ücretli(25£) olan bu hayvanat bahçesindeki sürüngenler bölümü, ilk filmde Harry’nin bir piton ile çatalağızda konuştuğu sahne çekilmiştir. Ziyaret saatleri 10:00-18:00 arası.
- St. Pancras International Station: Sırlar Odası filminde, Harry ve Ron’un mavi araba ile Hogwarts trenine yetişmeye çalışırken ayrıldığı istasyon olarak burası görülüyor.
- King’s Cross Station: Platform 9¾ çekimleri platform 4 ve 5 arasında yapılmış. Burada duvarın içinden geçermişçesine bir fotoğraf çekilme şansınız var.
- Leadenhall Market: Diagon Alley’in bazı çekimleri için ev sahipliği yapmış. Bull’s Head pasajındaki gözlükçünün mavi kapısı, Sızan Kazanın girişi olarak gösterilmiş.
- Tower Bridge
- Piccadilly Circus
- Millenium Bridge
- Harry Potter Studios: Sadece burada vakit geçirmek 1 gününüzü alır. Giriş ücretli ve 41£. Leavesden’de olan bu yere erişim için önce trenle Watford Junction istasyonuna gitmeli ve oradan da WB Studio Tur Shuttle otobüsüne binmelisiniz. 08:30-22:00 arası hizmet vermekte. Bu turda yemek salonu olarak da bilinen ana salon, yasaklı orman, platform 9¾ , Diagon Alley setlerini, İksirler sınıfı, Hafıza Dolabı, Profesör Umbridge’in odası gibi sahne dekorlarını, filmde kullanılan çeşitli yaratıkların gerçek boydaki maketlerini, özel efekt ortamlarını ve kostümlerini görme şansınız oluyor.
Londra’da Görülecek Yerlerin Listesi
Her ne kadar tamamını göremesek de Londra’da görülmesi gereken yerlerin listesini sizlerle paylaşmak istedik.
TARİHİ BİNALAR & ANITLAR
- Big Ben & Westminster Palace
- Buckingham Palace
- St. James Palace
- Tower Bridge
- Tower of London
- Kensington Palace
-
- Trafalgar Square
- Windsor Castle
- Guildhall
- Bank of England
- London Wall
- Port of London Authority Building
MÜZELER & SANAT GALERİLERİ
- Natural History Museum
- British Museum
- Churchill War Rooms
- HMS Belfast
- Victoria and Albert Museum
- Science Museum
- Madame Tussauds
- National Gallery
- National Portrait Gallery
- Queen’s Gallery
- The Royal Mews
- Tate Modern
- The Wallace Collection
- Saatchi Gallery
KATEDRAL & KİLİSELER
- Westminster Abbey
- Westminster Cathedral
- St. Paul Cathedral
- Southwark Cathedral
PARKLAR
- Hyde Park
- Kensington Gardens
- St. James Park
- The Regent’s Park
- Sea Life London Aquarium
- ZSL London Zoo
ALIŞVERİŞ & DİĞER YERLER
- Oxford Street
- Bond Street
- Covent Garden
- Borough Market
- Leadenhall Market
- Carnaby Street
- Portobello Road Market
- Harrods
- Fortnum&Mason
- Savile Row
- Hamleys Toy Shop
- London Eye
- Chinatown
- Piccadilly Circus
- Leicester Square
- Globe Theatre
- Royal Albert Hall
- Royal Opera House
- Neal’s Yard
- Millenium Bridge
- Hay’s Gallery
- Greenwich