Gitmek için her zaman geç kalınmış, gidenin ise iyi ki bu zamanda gittim diyeceği; Akdeniz insanı kafasını her adımında hissedeceğiniz muhteşem bir belde.
Kaş, her geçen sene daha fazla turist çekiyor; bu da turizm için altyapı ve yapılaşmayı tetikliyor. Eğer Kaş’a aralıklarla giden insanlarla konuşursanız bir önceki ziyaretlerinin daha yerel hissettirdiğini söyleyeceklerdir. Ama bu haliyle bile biz de çok ayrı bir izlenim bırakmayı başardı. Her yanı masmavi ayrı ayrı koyları, yarım adalarla bezenmiş silueti ve denizin her rengini görebileceğiniz küçük ama harika bir belde. Bizim Dalyan-Ölüdeniz-Kaş rotasında en beğendiğimiz yerdi.
Peki Kaş süper harika ama nedir buranın numarası derseniz Kaş’ın tarihi Likya zamanında Phellos kentinin liman yerleşimi olarak tarihte yerini almıştır. İlerleyen dönemde Phellos kentinden daha önemli merkeze dönüşmüş ve Antiphellos ismini almıştır. Kaş yerleşimi tarihi antik kent üzerinde kurulduğundan günümüze sadece merkezdeki Likya lahti ve Çukurbağ yarımadasının girişinde yer alan antik tiyatro kalmıştır. Bu kadarlık tarih bilgisinden sonra gelelim Kaş’ta vaktinizi nasıl değerlendirebileceğinize.
Kaş’da nerede denize girilir?
Küçük Çakıl / BüyükÇakıl
Kaş’ın merkezi kayalık deniz şeridine sahip o yüzden bir kumsalı yok. Merkezde denize girmek isterseniz Küçük Çakıl veya Büyük Çakıl’ı tercih edebilirsiniz. Küçük Çakıl plajına abartısız bizim Honda Jazz sığmaz o yüzden bulması da zor. Büyük Çakıl plajı ise Küçük Çakıl’dan 10 dakika yürüme mesafesinde büyük taşlı bir plaja sahip. Küçük Çakıl’ın orada neredeyse tüm sahil boyunca kayaların üzerinde beach club işletmeleri var. Bir çoğu geceleri de eğlence mekanı olarak hizmet veriyor. Biz bir günümüzü Derya Beach’te geçirdik memnun kaldığımız söyleyebiliriz. Pizzaları ünlü. Bu tip mekanlarda giriş ücreti alınsa da eğer belli bir rakamın üzerinde birşeyler sipariş ederseniz bu ücreti ödemiyorsunuz.

Hidayet Koyu
Çukurbağ yarımadasındaki halka açık olan 2 adet plajdan birisi. 2015 yılından önce bir tesis bulunmayan koy; o tarihten sonra Blanca Beach işletmesine geçmiş. Bu durumu beğenenler de var beğenmeyenler de. Aynı zamanda butik otel olarak da hizmet veriyor. Biz günübirlik gittiğimiz bu işletmeyi çok beğendik; çok ilgililer. Her isteğimizi hızlı bir şekilde yerine getirdiler. Buraya Çukurbağ dolmuşlarıyla ya da arabayla gelmek mümkün. Yol çok uzun değil o yüzden taksi de düşünülebilir. Yoğun dönemlerinde yer bulmakta zorlanabileceğiniz için sabah erken gitmenizde fayda var. Zaten Hidayet koyunda daha fazla zaman geçirmek isteyeceğinizi düşünerek erken gidin. Genel otopark için bir park ücreti yok. Sadece vale hizmeti isterseniz ücret ödüyorsunuz. Kişi başı şezlong 10 TL, şemsiye 5 TL ile ücretlendiriliyor. Biz şezlong, şemsiye, bir öğün yemek ve 4-5 içecek ile 120 TL civarında bir fiyat ödemiştik.(Fiyatlar 2018 yazına ait) Çeşme ve Bodrum ile kıyaslanınca gerçekten birşey değil.

Kaputaş Plajı
Türkiye’nin tanıtım görsellerinde kullanılan turkuaz rengi denizi, el değmemiş doğasıyla Kaputaş plajı sadece resimlerde görenin “kesin resimle oynanmış” yorumunu yapacağı inanılası olmayan bir görsele sahip. Fethiye – Kaş arasında olan bu plaj Kaş’a 20 kilometre mesafededir. Aracınız yoksa Kaş –Kalkan dolmuşları da buradan geçiyor. Yol üzerinde sağlı sollu park eden araçları görünce hemen burası olduğunu anlayabiliyorsunuz. Aracınızı yol üzerinde bırakmak mümkün ancak erken gelmezseniz yer bulma şansınız epey düşük.
Karayolundan plaja 200’e yakın bir basamaklı bir merdiven silsilesi ile ulaşılıyor. Plajda kafeterya, duş, şezlong/şemsiye hizmetleri var. Plaja giriş ücretsiz. Kafeterya belediye tarafından işletiliyor. Duşlar ücretsiz. Şezlong/şemsiye ücretli. Küçük bi plaj olmasına rağmen oransal olarak büyük bir kısmı şezlonglara ayrıldığından kamu kullanımı için ayrılan alan biraz yetersizdi.

Plaj bembeyaz yumru büyüklüğünde taşlardan oluşuyor. Denize doğru giderek taşlar yerini iri kumlara bırakıyor. Patara plajındaki denizin aksine burası hemen derinleşiyor. Özellikle öğleden sonra çıkan dalgadan ötürü suyu bulanıklaşıyor. Deniz altı fotoğrafları çekmek istiyorsanız sabah saatlerinden gitmeniz faydalı olacaktır.

Kaputaş plajını sadece görmek için değil vakit geçirmek için geliyorsanız; tavsiyemiz sabah erken saatlerde gelinmesi. Hem deniz kabarmasından hem de insan kalabalığından sıyrılıp öğlen saatlerine kadar daha keyifli vakit geçirebilirsiniz.
Limanağzı
Kaş’ın merkezinin hemen karşısında bulunan Limanağzı koyu 4-5 adet işletmeye ev sahipliği yapıyor. Bu koya karayolu ile ulaşım olmadığından Kaş merkez’den Limanağzı tekne dolmuşlarına binmeniz gerekiyor. Bazıları aynı zamanda otel olarak da hizmet vermekte. Keyfinize göre herhangi birini tercih edebilirsiniz. Bizim çevremizde Nuri’s Beach’te kalanlar da günübirlik gidenler de memnunlardı. Ne yazık ki buraya gitmeye günümüz kalmamıştı. Artık bir dahaki sefere 🙂
Patara Plajı
Kaş’ın Gelemiş köyünde yer alan Patara plajı, Kaş’ın merkezinden 40 km uzaklıkta. Özel araçla erişim haricinde plaja kadar gelen dolmuşlar mevcut. Türkiye’nin en uzun plajlarından biri olan Patara aynı zamanda Caretta Caretta kaplumbağalarının da üreme merkezi. İztuzu plajındaki gibi bazı bölgelere şemsiye dikmek yasak ve plaj sadece 08:00 – 19:00 saatleri arasında hizmet veriyor. Plajın girişi Patara antik kent site alanında olduğundan haftalık olarak ücret alınıyor. (Araç 20 TL, Yaya 5 TL) Plajın küçük bir kısmı belediye tarafından işletilen bir kafeteryaya sahip. İnce kumdan oluşan plaj uzun olduğu kadar oldukça da geniş. Plajın arka taraflarında çölü andıran bir kaç kumul tepesi bulmak bile mümkün. Patara plajı açık deniz olduğu için rüzgar olduğu her vakit dalgalı ve su da çoğu zaman kumlu. Ama su derinleşmediği için dalgalarla eğlenceli vakit geçirmek hayli mümkün. Eğer buraya vakitli gelirseniz Patara antik kentini dolaştıktan sonra bu plajda yorgunluğunu atabilirsiniz.

Denize girmezsek ne yapabiliriz?
Antik Kentler
Patara Antik Kenti: Patara, Likya uygarlığı zamanında Xanthos(Zantos diye okunuyor) vadisinin denize açılan tek merkezi olduğundan her zaman bir ticaret merkezi olmuştur. Ören yeri diğer bir çok benzerine göre daha geniş bir alana (10 km2) yayılmıştır. 2 adet antik tiyatro, halen ayakta kalan “Tak” ve dünyanın en eski “Deniz Feneri” temeli bu ören yerinin en göze çarpan eserleridir.
Antiphellos Antik Kenti: Patara gibi bir ticaret limanı olan bu kent bugünkü Kaş’ın yükseldiği yerleşim yeridir. Bu sebeple günümüze sadece merkezdeki Likya lahti ve Çukurbağ yarımadasının girişinde yer alan antik tiyatro kalmıştır.

Myra Antik Kenti: Likya, Roma ve Bizans döneminin eserleri ile dolu olan bu kent, Likya kaya mezarları, Roma dönemi tiyatrosu ve Bizans dönemi Aziz Nicholas kilisesini aynı noktada buluşturur. Bizans döneminde bölgenin idari merkezi olarak işlev görmüş. Hristiyanların inancındaki Noel Baba olduğu rivayet edilen Nicholas, Patara’da doğup eğitiminden sonra Myra kentinin şehir piskoposu olur. Şehrin siyasi gücü ile bölgede ününü arttıran Nicholas ölümüyle birlikte Aziz unvanını alır. Mezarı da Myra antik kentinde bulunmaktadır. Fakat bin yılın başlarında mezarı İtalyan korsanlar tarafından yağmalanarak kemikleriyle birlikte Bari’ye kaçırılmıştır. Bu olaydan geriye kalan kemikler ise şu anda Antalya Müzesi’nde sergilenmektedir.
Not 1: Letoon, Xanthos antik kentleri Kaş’a yakın olmalarına rağmen Fethiye sınırlarında olmalarından ötürü Fethiye gezi rehberinde değindik.
Not 2: Kaş’ın yakın çevresinde bir çok antik yerleşke bulunmakta fakat çok azı ören yeri statüsündedir. Burada sadece en kayda değer olanlarından bahsettik.
Kekova – Batık Kent Turu
Kekova adası; Üçağız (Theimiusa) ve Kale (Simena) köylerinin karşısında uzanmakta olup bölgeye de adını vermiştir. Kekova adasının kıyısının deprem sonrası bir kısmının çökmesiyle oluşmuş antik kente Batık Kent ismi verilmekte. Bu bölgeye Kaş merkezinden günübirlikte tekne turları ile gelinebileği gibi, Kaleüçağız’a gidilip oradan daha kısa bir tekne turu ile gezinizi gerçekleştirebilirsiniz. Eskiden yüzülebilirken koruma altına alındıktan sonra yüzmek yasaklanmış. Ancak altı camlı tekneler sayesinde gayet güzel bir gezi deneyimi olduğu söyleniyor. Gitmişken Simena Kalesi de görülebilecek yerlerden. Kekova- Batık Kent turu ise bizim zaman yaratamadığımız için gidemediğimiz ama çok da merak ettiğimiz bir geziydi.

Kalkan
Kalkan, Kaş’a bağlı küçük bir belde. Burası da Kaş gibi çeşitli koyları ve doğasıyla tatilcilerin uğrak mekanı. Konaklama bakımından Kaş’a göre nispeten uygun. Ayrıca villa kiralama konseptleriyle kalabalık aile ve balayı çiftlerine hitap ediyor. Her akşam dışarı çıkmak istemeyen; biraz daha sakinlik arayanlar burada konaklayabilir, istedikleri zaman Kaş merkezine gidebilirler.
Meis Adası
Kaş konumu itibariyle Yunan adalarına erişim kolaylığıyla da öne çıkıyor. Vizeniz varsa Yunanistan’ın Meis ve Rodos adalarına da gidebilirsiniz. Meis’e tekneyle kısa bir sürede geçebilirler. Küçük bir ada olan Meis’i günübirlik de dolaşabilirsiniz. Gidiş-dönüş tekne bilet fiyatı 25€ ve her gün saat 10:00’da Kaş’tan, 16:00’da Meis’ten kalkıyor. Eğer vizeniz yoksa kapıda vize uygulaması bulunuyor; zaman zaman fiyatlarda değişiklik olsa da genelde 50-70 € aralığında. Fakat kapıda vize ismi kadar kolay değil; vizenin çıkması 4 gün kadar sürüyor. O yüzden eğer Meis’e gitmek istiyorsanız öncelikle Kaş’ta 4 günden fazla kalmanız ve vardığınız gibi vizeye başvurmanız gerekiyor.
Saklıkent
Hem Fethiye hem de Kaş’dan gidebileceğiniz Saklıkent gezisi ile ilgili detaylara Fethiye gezi rehberinde okuyabilirsiniz.
Kaş’da nerelerde yemek yenir?
Buraya sayfalarca yazı yazsak, bir sürü fotoğraf koysak da bu sorunun cevabı kesinlikle bir blog yazısında tamamlanamaz. Biz nacizane tecrübelerimizi ve gördüklerimizi yazalım istedik.
Kaşım Ev Yemekleri: Bir aile işletmesi. Ufak ve sıcak bir ortam. Bir tabağa istediğiniz sıcak/soğuk mezeleri doldurtup zevkle yiyebilirsiniz. Alternatif çorba, mantı vb. de bulunuyor. Hızlı bir yemek için ideal. Uzun soluklu oturma için uygun değil. Fiyatlar normal.

Bi’ Lokma: Kaş müdavimlerinin çok övdüğü fakat bizce ortalama olan mekan. Burası ilk zamanlarında daha butik bir işletmeyken daha büyük bir yere geçip orta halli bir restorana dönüşmüş. O ilk zamanlarındaki kaliteden de bir miktar şaşmışlar sanırız. Mantısı ünlü diye gitmiştik fakat İstanbul’da çok daha iyisini yiyebilirdik. Mekan da masalar içiçe olduğundan uzun oturmalı bir ortam için müsait değil. Hızlı bir yemek için ideal. Fiyatlar normal.
L’apero: Kaş’da Fransız kökenli bir aile tarafından işletilen şirin bir Fransız restoranı. Bizim gözümüzde Kaş’ı Kaş yapan unsurlardan biri. Kesinlikle her yerde bulamayacağınız ürünleri menüsünde barındıran ,tüm oturma alanı geniş bir ağacın altında bulunan harika mekan. (Menü linkleri için Menü-1 ve Menü-2) Ortam çok romantik, bazı geceler canlı jaz performansları da yapılıyor. 2-3 kişilik bir arkadaş grubuyla ya da çift olarak gelip şarabınızı açıp uzun saatler muhabbetin keyfini süreceğiniz bir geceye yelken açabilirsiniz. Biz soğan çorbası, domatesli tart, pancar tartar, fransız usulü biftek ve biber soslu bonfile’nin tadına bakma fırsatı bulduk. Etler kesinlikle enfesti. Soğan çorbası iyi diyebiliriz. Fakat pancar tartar sanırım hayatımızda yediğimiz en güzel mezeydi. Eğer giderseniz mutlaka öneririz. Tatlı olarak sufle ve dondurmalarını yedik; iyi diyebiliriz. Fiyat olarak diğer yerlerden bir tık fazla. Fakat sadece yiyip kalkacaksanız şunu söyleyelim, porsiyonlar ufak gelebilir.
Sempati Restoran: Kaldığımız otelden aldığımız tavsiye üzerine gittiğimiz çok da memnun kaldığımız mekan. Çalışanları çok sıcak ve ilgili. Harika ev yemekleri var. Biraz meyhane, biraz restoran biraz da bistro. Mücver, börek ve güveçleri çok meşhur. Yemeklerindeki tatlar ortalamanın üstünde diyebiliriz. Güzel sohbetli, bol gelen geçeni izlemeli keyifli bir akşam için ideal. Fiyatlar normal. Hızlı yiyip kalkmak için de 2 paçanga bir de Alper börek yiyip kaçın; memnun kalırsınız.
Kaşık Mantı ve Ev Yemekleri: Kaş’ın meydanında ve menüsü de gerçekten ismindeki gibi. Biz akşam 21:00 sularında gittiğimizde ev yemekleri karaborsaydı. O yüzden mantı denedik. Ortalamaydı diyebiliriz.

Hideaway Cafe & Bar: Yemek yediniz, öyle çok ışıklı, sesli bir ortam değil de sessiz bir yerde vakit geçirelim istediniz. Alın size Hideaway Cafe&Bar. Sessiz, sakin bir iç avluda bulunan loş ışıklı,güzel mobilyalı bir mekan.


Not: Kaş’da gece için öneri aradığınızda mutlaka karşınıza Ruhi Bey meyhanesi ve Zaika gelecektir. Her ikisinin de biz gitmeden 2 hafta öncesinden rezervasyonları dolmuştu. O yüzden gitme şansı yakalayamadık fakat Ruhi Bey görünüş olarak İstanbul’daki kallavi meyhanelerden çok da farklı görünmüyordu. Zaika ise kendisine ait bir iç avluda salaş bir mekan. Deneyemediğimiz için bunların haricinde yorum yapamıyoruz.
Kaş’da kalacak yer için neye dikkat edilmeli ?
Kaş’ın merkezinde barınma opsiyonu genelde ya apart otel ya da butik oteller oluyor. Merkezin çok yokuşlu olduğu düşünülürse kıyıya ya da meydana yakın bir kalacak yer özellikle akşam vakitlerinde tırmanıcılık yapmanızı önleyecektir.
Bunun haricinde Çukurbağ yarımadasındaki otelleri de tercih edebilirsiniz. Bir çoğu sadece yetişkin konseptine sahip bu oteller merkezdeki otellerden daha pahalı. Ayrıca akşamları merkeze gitmek için mutlaka bir araca ihtiyacınız olacaktır.
Limanağzı’ndaki bazı beachler aynı zamanda otel olarak da faaliyet gösteriyor. Fakat kara yolu olmadığından merkeze her zaman tekneyle ulaşım sağlanıyor.
Ayrıca kalacak yer belirlerken Kaş’a özel aracınızla gelip gelmediğiniz de önemli bir faktör. Eğer özel aracınızla geldiyseniz bizim tavsiyemiz ya merkezde ya da Çukurbağ’da kalmanız olur. Akşamları merkezde vakit geçirecekseniz, her akşam arabayla park yeri aramak işkenceye dönebilir. O yüzden bunun için taksiyi tercih etmenizi öneririz.
Araçlı değilseniz ise kesinlikle merkezde kalın. Böylece hem gündüzleri gitmek istediğiniz farklı yerlere toplu taşımayla gidebilirsiniz; ayrıca akşamları tabanvay işinizi görecektir.
Biz Arnna Hotel’de kalmıştık. Yeri, odası, kahvaltısı, işletmecisi Hüseyin herşey mükemmeldi. Arabanız varsa anahtarı bırakın gerisini hallediyorlar. Bir daha Kaş’a gidersek kesinlikle tekrar orada kalırız.
Arnna Hotel Arnna Hotel