Arjantin’in kara yollarından bahsetmeden önce bazı demografik bilgilerden de bahsedelim. Arjantin coğrafi büyüklük olarak dünyanın 8. büyük ülkesi olmasına rağmen nüfus olarak 32. sırada yer almaktadır. Bu kadar büyük bir coğrafya ama nüfus yoğunluğu açısından ise dünyanın 200.sü olarak yer alıyor. Ayrıca nüfusun çoğunluğu ise Kuzey Arjantin’de (Buenos Aires – Mendoza hattı ve kuzeyi) toplandığından ülkenin güneyindeki yol ağı ve yol durumu biraz daha kötü. Özellikle güney bölgelerde bazı benzinlikler arasında 300 km bulunuyor. Bu sebeple her zaman tedarikli olarak gezmekte fayda var. Biz genel anlamda 3 ulusal rotayı izledik. Bazı yerleri görmek içinse ara eyalet yollarına girmemiz gerekti.
ARJANTİN’DE YOLLAR
Arjantin gibi büyük bir coğrafyada genel trafik akışını sağlayan yollar fazla olsa da bizim tecrübe ettiğimiz 3 tanesini yazıyoruz.
RN40 – Ruta 40
Arjantin’in Bolivya sınırında La Quiaca’dan başlayıp en güneydeki Rio Gallegos şehrine kadar devam eden yolun uzunluğu 5000! km’den fazla. Güney Amerika’nın “66. Otoyol”u olarak geçiyor. Dünyanın ilk 10 En İyi Road Trip listesinde. Bu sebeple araç ile yolculuk yapanların listesinin en üstlerinde yer alıyor.
Yolun antik yollarla -kuzeyde Inka İmparatorluğu, güneyde Tehuelche yerlilerinin kullandığı- örtüşmesi onu özel kılsa da bizce ilerlediği yol boyunca farklı coğrafi yapıları sunması onu bambaşka kılıyor. Puna yüksekliklerinden Magellan Boğazı’na kadar uzanan yolun en yüksek noktası 4952 m yüksekliğindeki Acay Geçididir. İnişli çıkışlı olan yol boyunca buzullar, And zirveleri, volkanik lav alanları, ormanlar, tuz gölleri, kristal berraklığında göller, üzüm bağları, çok renkli kaya oluşumları ve kaktüs tarlalarını görebilirsiniz.
And dağlarının eteklerinden ilerleyen yol üzerinde 20 Milli Park, 27 dağ geçidi bulunuyor ve Arjantin’in görülecek yerleri listesinde olan bir çok yere bu rota üzerinden uğramak mümkün. (Fitz Roy, Perito Moreno Buzulu, Göller Bölgesi, Mendoza Şarap Bağları, Quebrada Humahuaca, Salinas Grandes vb. ) Bu yolun büyük bir kesimi asfaltlanmış olsa da Santa Cruz ve Salta eyaletlerinde bazı kısımlarda bir yollar düzgün değil. Ayrıca Chubut ve Santa Cruz eyaletlerinde Patagonya rüzgarı denen akla hayale sığmayacak bir rüzgar da cabası.
RN3 – Ruta 3
Buenos Aires’ten Ushuaia’ya kadar Atlantik sahili boyunca inen 3000 km’lik rota. Ülkenin güneydeki eyalet başkentleri bu rotada olduğundan ana ticaret rotası sayılır ve Pan-Amerikan otoyolunu resmi olmayan parçasıdır. Bu yol genelde dümdüz bir araziden gittiği için açıkçası yolculuk biraz sıkıcı. Yol, güney kesiminde Macellan Boğazı kesintiye uğrasa da yaklaşık yarım saatlik feribotla Ateş Topraklarından devam ediliyor. Ayrıca sınır durumundan dolayı Ateş Topraklarında Şili topraklarından yol almanız gerekiyor. Genelde Arjantin’in deniz yaşamını görebileceğiniz bazı milli park ve koruma alanlarının yakınından geçiyor. En öne çıkanları Puerto Madryn, Peninsula Valdes, Punta Tombo, Monte Leon ve Puerto Deseado buna örnek gösterilebilir.
RN9 – Ruta 9
Arjantin’in orta-doğusu ile kuzey-batısını birbirine bağlayan ana yol. Rota, eski İspanyol koloni döneminde Buenos Aires’ten başlayıp Bolivya üzerinden devam ederek Peru’ya seyahat etmek için kullanılan “Camino Real del Perú” (Peru Kraliyet Yolu) bir kısmı ile örtüşüyor. Arjantin’in en kalabalık şehirlerini birbirine bağlayan yol Cordoba’ya kadar gayet güzel 3 şerit gidiş gelişe sahip bir otoban.
YOLCULUĞUMUZ
Arjantin’deki yolculuğumuz 1,5 ay sürdü ve yer yer komşu ülkelere girip çıktığımız oldu. Bu yolculuğumuzu 7 bölüme ayırıp sizlerle paylaşmak istedik.
Bölüm 1
Patagonya bölgesi, Şili ve Arjantin arasında bölüştürülmüş durumda ve Şili tarafında O’Higgins-Puerto Natales arasında karayolu bulunmuyor. Bu sebeple daha güneylere inerken Şili-Arjantin arasında sınırları geçerek zigzaglar çizerek ilerleniyor. Biz de Arjantin topraklarına ilk kez Şili’deki Patagonya Milli Parkı içerisinde kalan Rodolfo Robajos sınır kapısından geçmiştik. Şili ve Arjantin kontrol noktalarının arasında bu kadar uzun bir “No Mans Land”i sadece burada gördük. Her iki kontrol noktası da çok küçük ve kırsal duruyordu. Çok kullanılan bir sınır olmadığından işlemler sıra beklemeden hızlıca halloldu.
Arjantin kontrol noktasını geçtikten sonra da Ruta 40’a bağlanana kadar da yolun durumu gerçekten çok kötüydü. Tek tesellimiz ise yol boyunca gördüğümüz çeşitli hayvanlar oldu, özellikle pofuduk koyunların bu ıssız yolda araba ne arıyor şeklinde şaşkınlık ve korkuyla kaçmaları biraz yüzümü güldürmüştü.
Ana yola bağlandıktan sonra ilk olarak Bajo Caracoles köyünden geçtik. Burası 350 km’lik bölümdeki tek petrol istasyonuna sahip yer ve petrol istasyonu ile hostelin sahibi aynı kişiymiş. Yani benzin yoksa, hostel dolu demek oluyor, sahibi için her açıdan kazan kazan durumu. Üstelik benzin fiyatlarını sahibi kafasına göre belirlediği için kazıklanma olasılığı yüksek. Normalde sınır geçişlerinde benzin bidonları dolu halde geçilmesine müsaade edilmiyor ancak burasının çok ıssız ve mesafelerin uzun olmasından dolayı sadece bu sınırda istisna olup müsaade ediliyor. Biz bu durumu bildiğimizden Şili tarafında ekstra 40 litre benzin ile (depoyla birlikte 100 litre) yola çıkmıştık. Bu sebeple Gobernador Gregores kasabasına kadar durmadan ilerledik. Buradaki benzinlikte kısa bir yemek molası verip hedefimiz olan El Chalten kasabasına doğru yola çıktık. Ruta 40’ın Gobernador Greagores ile Tres Lagos kasabaları arasındaki bölümü asfaltsız ve “Infamous 72” olarak adı çıkmış durumda. 72 km boyunca yolda bulunan -çoğu yerde uyarı tabelaları bulunsa da- tuzak kurulmuşçasına çukurlar ve güçlü Patagonya rüzgarı araba kullanmayı güçleştiriyordu. Bu zorlu yolu atlattıktan sonra Tres Lagos kasabasında ufak bir kahve molası verdik. Genel olarak yollarda önünüze atlayabilecek çok fazla hayvan oluyor. Tres Lagos’tan çıkarken aniden önümüze çıkan bir tavşanı ezmemiz bizi üzmüştü.
Sonrasında El Chalten’e doğru manzaralı ve keyifli şekilde yol aldık. El Chalten ve El Calafate arasında kalan bölge aslında bir milli park ve Arjantin’in en çok ziyaret edilen milli parkı, Los Glaciares Milli Parkı. Bu milli parkın kuzey bölgesindeki şirin kasaba El Chalten’de 3 gün geçirdik ve detaylar için aşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz.
El Chalten maceramızdan sonra ise milli parkın güney sektöründeki El Calafate’ye geçtik. El Chalten-El Calafate arası yaklaşık 4 saat sürüyor ve yol boyunca Viedma ve Argentino buzul göllerinin turkuaz renkli manzarası bu zamanı etkileyici hale getirdi. El Calafate, Arjantin’in buzullara açılan kapısı. Burada yapılabilecekler hakkında ve Buzullar Milli Parkı hakkında detaylı bilgiler için aşağıdaki yazılarımız okuyabilirsiniz.
El Calafate’den sonra da Şili’deki sonraki destinasyonumuz meşhur Torres del Paine Milli Parkı’na doğru devam ettik. Buraya geçiş ise Rio Don Guillermo sınırından olmakta. El Calafate-Rio Don Guillermo sınır arası Ruta40 üzerinden olmasına rağmen 2,5 saat sürüyor ve bunun 1 saatlik kısmı maalesef toprak yoldan ilerlediğinden biraz zorlayıcı. Yol üzerindeki tek benzinlik Estancia Tapi Aike’de ve biz 1 Ocak günü geçtiğimizden kapalıydı. Şili sınırından sonraki ilk benzin istasyonu ise Puerto Natales’te olduğundan benzin durumunu iyi değerlendirmeniz gerekli. Şayet biz El Calafate’den ayrılmadan önce depoyu fullemiştik. Rio Don Guillermo sınırı ise turizm acentaları için popüler olduğundan dolayı kalabalıktı ve o gün iki tane büyük otobüs vardı ve bu insanları beklemiştik. O gün Torres del Paine yürüyüşünü yapmak için acelemiz olduğundan orada oyalanmak bize biraz koymuştu. Hatta biraz fazla yardımsever Aduana sorumlusu abimizin -yolu bilmemize rağmen- kağıt üzerinde harita çizerek bize yolu tarif etmeye çalışması bizde farklı bir etki bıraktı. Biraz oyalanmalı ama sorunsuz şekilde Şili’ye geçip yolumuza oradan devam ettik.

Bölüm 2
Torres del Paine Milli Parkı ziyaretimizin ardından sırasıyla Puerto Natales ve Punta Arenas şehirlerinde vakit geçirdik ve sonra Arjantin’in Ushuaia şehrine gitmek için Ateş Topraklarına (Tierra Del Fuego) doğru yola koyulduk. Punta Arenas’tan Ushuaia’ya giderken 2 farklı feribot seçeneği bulunuyor. İlki Punta Arenas – Porvenir hattı diğeri ise kuzeyde bulunan Punta Delgada – Bahia Azul. İlk hat feribot yaklaşık 2,5 saat sürüyor ve yolcularla birlikte ücreti yaklaşık 80 USD, diğer hatta feribot ise yarım saat sürüyor ve ücreti 20 USD civarında. Ayrıca Porvenir’den sonra 140 km’lik toprak bir yol ile ana asfalt yola bağlanmanız gerekiyor. Bu sebeple biz de fayda maliyet açısından ikinci seçeneği kullandık. Ödemeyi geminin içerisinde kredi kartı ile yapmak mümkün.

Sonrasında Tierra Del Fuego’da San Sebastian sınır kapısından ikinci kez Arjantin topraklarına girmiş olduk. Tierra Del Fuego adasındaki en turistik yer olan Ushuaia şehrine olan yolculuğumuzda Rio Grande şehrinde kısa bir yemek molası verdikten sonra Ushuaia’ya vardık. Ushuaia’da 3 gün vakit geçirdik ve detaylar için aşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Bölüm 3
Dünyanın en güneyindeki şehri de gördükten sonra artık Arjantin’in kuzeyine ilerleyecektik ve karşımızda iki seçenek bulunuyordu. Ruta40 üzerinden biraz yavaş ama manzaralı şekilde kuzeye ilerleyebilir veya Ruta 3 üzerinden hızlı ama sıkıcı pampa manzarası ile Atlantik tarafını görerek ilerleyebilirdik. Ruta 40 üzerinde görmediğimiz yer olarak Göller Bölgesi bulunuyordu öte yandan Atlantik kıyısında ise Peninsula Valdes ilgimizi çekiyordu. Daha önce Şili’nin Göller bölgesini görmüştük. Ayrıca Arjantin tarafındakinin hem daha pahalı hem de kalabalık olduğunu okuyunca tercihimiz Atlantik kıyısından yana oldu. Ushuaia-Peninsula Valdes arası yaklaşık 1800 km -22 saatlik bir sürüş gerektiriyor. Biz de yolu bölerek ilerlemeye karar verdik, zaten yol üzerinde görebileceğimiz bir sürü daha yer vardı. İlk olarak ise Tolhuin’deki ünlü fırına uğrayarak kahvaltımızı yaptıktan sonra ilk ara durağımız Rio Gallegos’e doğru devam ettik.

Yolda iki kere -önce Şili’ye sonra tekrar Arjantin’e olmak üzere- sınır geçtik. Açıkçası Arjantinlilerin karayolu geçişlerinde tek seçenek olarak bu kontrole girmeleri saçma geliyor ama zaten Patagonya bölgesinde bu sınır geçişleri başlı başına ilginç bir olay. Çünkü Şilililer de güney bölgelerine erişmek için Arjantin’e geçmek zorunda kalıyorlar.
Rio Gallegos turistik olarak çok gezilecek yerler sunmasa da nispeten büyük bir şehir. Biz de bu yoğun dönemde geceliği 10 USD’ye kalacak yer bulunca biraz da dinlenmek için bu şehirde 3 gece kaldık. Yakınında penguenleri görmek için ünlü olan yer Cabo Virgenes, şehre 127 km mesafede olup yolu 3 saat gösterince gitmekten vazgeçtik. Bu sebeple de oradan ayrıldığımız gün ilk hedefimiz Parque Nacional Monte Leon oldu. Fakat parka vardığımızda yağıştan dolayı parkın yollarının geçilemez durumda olduğunu öğrendik. Milli park görevlisi, aracımız 4×4 olmasına rağmen girişe izin vermedi. Beklemek seçeneği ise mümkün değildi çünkü yakınlarda kalacak yer yoktu. Kamp yapabilirdik ama havanın ertesi gün aynı olup olmayacağı belli değildi. Biz de ilerlemeye karar verdik.
Sonraki hedefimiz olan Punta Tombo ise bu parktan yaklaşık 1000 km uzaklıkta yer almaktaydı. Bu sebeple o gün olabildiğinde yol alıp geceyi geçirdikten sonra yola devam etmek mantıklı geldi. Yolda birkaç kere denk geldiğimiz bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda tır haricinde genelde yol boştu. Yolların durumu genelde iyi olup sürüşü rahat olsa da yola fırlayan guanakolar biraz tehlike katıyordu. Korktuğumuz bizim başımıza gelmese de başkasının başına geldi. Önümüzdeki motosikletlinin aniden önüne fırlayan guanakoya çarpmasıyla havaya fırlaması biz de şok etkisi yaratmıştı. O anda yolda sadece biz bulunduğumuzdan ilk müdahaleyi biz yaptık. Motosikletli bu olaydan az yara almıştı ama motosikleti ve zavallı guanako için bunu söyleyemeyeceğiz. Zavallı tam tabiriyle ortadan ikiye ayrılmıştı. Yoldaki motosiklet parçalarını toplarken motosikletlinin diğer 2 arkadaşlarının geri gelmesi ve yoldan geçen yardımseverlerle birlikte kontrol altına almıştık. Yapabileceğimiz herşeyi yaptıktan sonra olayın üzücü anlarını tekrar düşünerek daha dikkatle yola bakarak devam ettik.

Hiçbir ülkede gece arabayla yolculuk yapmayı tavsiye etmeyiz ve genelde de kaçındık. Ama o gün burada yolların boş ve nitekim rahat olmasından dolayı toplamda 10 saatlik araba sürüşü sonrası gece 23:00’de araba kullanmayı bırakmıştık. Son 2 saati kalacak yer baksak da Comodoro Rivadia şehrinden sonra pek denk gelmedik. Zaten ana şehirler haricinde her yer Estancia denilen çiftliklerden ibaret ve kamp yapabileceğimiz bir alan da bulunmadığından yola devam etmiştik. Arjantin’de kamp alanına denk gelmesen bile YPF istasyonlarına arabasını veya karavanını çekip uyuyan olduğunu biliyorduk. Biz de son çare o geceyi yol üzerinde bir benzinlikte arabanın içerisinde yatarak geçirdik. Hava çok rüzgarlı olduğu için çadırı açmakla uğraşmak istemedik. Benzinlik gece kapansa da tuvaleti 24 saat açık. Her ne kadar rüzgar, ışık ve ara ara gürültüden dolayı konforlu bir uyuma olmasa da güvende olduğumuzu biliyorduk.

Ertesi gün ise yolda Punta Tombo’ya uğrayıp penguenleri görüp ardından Puerto Madryn’e vardık. Puerto Madryn bir deniz tatili şehri ve yakınında bulunan Peninsula Valdes Milli Parkı için bir geçiş noktası vazifesi görüyor. Daha detaylı bilgi için aşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Şili’de tanıştığımız Baykal çifti ile yolumuz burada tekrar kesişti ve Buenos Aires’e kadar beraber ilerledik. Puerto Madryn’den çıkıp BA’e mesafe 1300 km – 16 saat olunca yolu bölmek mantıklı geldi ve kamp imkanlarına bakınca General Conesa kasabasında kamp yapmaya karar verdik. Beraber 2 gün vakit geçirdikten sonra BA’e yola koyulduk. Bu yolda iki seçenek bulunuyordu. Ya Ruta3 üzerinden direkt BA’ya geçecektik ya da Bahia Blanca’dan sonra sahil yoluna sapıp BA Eyaletinin sahil kasabalarını(Mar del Plata, Miramar, …) gezip deniz tatili yapacaktık. Ocak ayı olduğu için tam da zamanıydı ama biz deniz tatili için Uruguay sahillerini düşündüğümüzden direkt geçmeyi tercih ettik. Puerto Madryn’den sonra yollar kalabalıklaştı. Sürekli yolda tatilcilerin arabalarına denk geldik. Buenos Aires’e girerken de ilk otoban ücretimizi ödedik. O ana kadar hiç otoban ücreti ödememiştik. Hangisi bizi şaşırttı bilemeyeceğiz. BA’de 1 hafta vakit geçirdik ve şuana kadar en sevdiğimiz şehirler arasına girdi. Detaylar için aşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Bölüm 4
Buenos Aires’te keyifli bir hafta geçirdikten sonra destinasyonumuz Iguazu Şelaleleri mi yoksa Urugay’ mı araştırırken bu coğrafyada karnavalların başladığı haftalardı. Brezilya’daki Rio Karnavalı için geç kalmıştık ama onun kadar etkileyeceği olan Paraguay’ın Encarnacion karnavalını okumuştuk. Paraguay’ı zaten görmek istiyorduk hem karnavala katılıp hem de çevresindeki Cizvit yerleşkelerini görebilecektik. Biz de ulaşım seçeneklerine baktıktan sonra arabamızı BA’de havalimanı otoparkında bırakıp uçakla Arjantin’in Posadas şehrine uçtuk. Posadas şehri, Encarnacion’un direkt nehrin karşısında kalıyordu ve otobüsle sınır geçişinin kolay olduğunu okumuştuk. Arabayı BA’de bırakmamızın ana sebebi ise Arjantin’in Missiones eyaletinin kötü anlamdaki ünüydü. Bölge özellikle uyuşturucu kaçakçılarının mesken tuttuğu bir yermiş, bu sebeple çok sık polis kontrolü olduğunu öğrenmiştik. Ve ne yazık ki bu bölgedeki kontrollerde polislerin rüşvet istediği ya da sudan sebeplerle ceza yazdıklarını da internetten öğrendik. Ayrıca araçla bu rota yaklaşık 3000 km, yaklaşık 300 USD’lik benzin maliyeti ve 30 saatlik şoförlük gerekiyordu. Bu sebeplerden ötürü kendi arabamız yerine bu yolu tercih ettik. Merak edenler için Paraguay gezi rehberimize bakabilirsiniz.
Bu arada Posadas’ın yakınlarından da Cizvit yerleşkeleri bulunuyor, ama Paraguay’dakilerin en iyi korunmuş yapılar olduğunu okuduğumuz için Posadas’ta vakit geçirmeyi gerekli görmedik. Sonraki destinasyonumuz ise doğa harikası olan Iguazu Şelalerini görmek için Posadas’a döner dönmez 6 saatlik bir otobüs yolculuğu ile Puerto Iguazu’ya vardık. Iguazu Şelalalerini görmek için 2 tam günümüzü ayırmıştık. Detaylar için aşağıdaki yazılarımızı mutlaka(!) okuyunuz.
Iguazu’dan BA’e uçak fiyatları çok pahalı olduğu için de dönüşte 15 saat süren bir otobüs yolculuğu yaptık. Her iki yolculukta da Rio Uruguay firmasını kullandık ve memnun kaldık diyebiliriz. Otobüste yataklı(cama) veya yarı-yatan(semi-cama) koltuklar olsun oldukça rahat uyunduğunu söyleyebiliriz. BA’e vardığımız gün ise havalimanından arabayı aldık. Ardından yine yola koyularak Frey Bentos sınır kapısından Uruguay’a geçtik. Aslında Buenos Aires’ten Colonia veya Montevideo şehirlerine arabalı feribotlar bulunuyor ve hızlı olmasına rağmen feribot fiyatları çok pahalı olduğu için uzun yolu tercih ettik. Merak edenler Uruguay gezi rehberimize bakabilirler.
Bölüm 5
Arjantin topraklarına son girişimiz yine aynı Frey Bentos sınır kapısından oldu. Bu sefer ülkenin merkezine, Cordoba’ya doğru ilerleyecektik. Günübirlik uğradığımız Colonia del Sacramento’dan akşam üzeri ayrılmış ve Cordoba’ya 900 km-11 saatlik yol gösteriyordu. Bu sebeple gidebildiğimiz kadar gidip Arjantin’in Victoria kasabası yakınlarında yine bir benzinlikte arabanın içerisinde uyuduk. Ertesi gün çok erken saatte yola koyulduk ve sabah sisi, etraftaki sulak düzlük alanlar çok mistik bir hava katmıştı.
Rosario şehrini geçerek Ruta 9 yoluna bağlandık ve toplamda 5 saatlik yolculuk sonunda Cordoba’ya vardık. Arjantin’de kullandığımız yollardan en iyisi tartışmasız Ruta 9’du diyebiliriz. Cordoba’daki detaylar için aşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Cordoba’dan kuzeye doğru çıkarken şehirden ayrılıp kuzeye giden dağ rotasını izledik. Burada La Cumbre ve Capilla del Monte kasabalarını görme fırsatı bulduk. La Cumbre kasabasına yakın Maymun Koruma Alanını ziyaret ettik. Her ne kadar yol çok sıkıntılı olsa da sonunda değdi. Akşam üzeri ise Capilla del Monte’ye varmıştık, bu sebeple gece kamp yaptık. Bu rota hakkında detaylı bilgi için aşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Bölüm 6
Cordoba’da ayrıldıktan sonra kuzeybatı rotasını yapmayı hedefliyorduk, ana hedefimiz Salta eyaleti idi. Fakat San Juan eyaletindeki Ischigualsto Eyalet Parkı tavsiye edildiği için yolumuzu biraz uzattık. Capilla del Monte’den çok erken saatte yola çıktık, amacımız ise yol üzerinde orayı görüp sonra kuzeye doğru devam etmekti. 4,5 saatlik yolculuk sonunda vardığımız parkta değişik bir tecrübe edindik. Bu deneyim hakkında detaylar için aşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Parkı gezdikten sonra kuzeye doğru yola devam ettik. Talampaya Milli Parkın içerisinden geçen Ruta76 Villa Union kasabasında Ruta40’la kesişiyordu. Burada öğlen yemeği için durduk ama çok küçük bir kasaba ve karnaval dönemi nedeniyle bütün restoranlar kapalıydı. Bakkalımsı gibi bir yerde tost yaptırdık ve Ruta40’tan yola devam ettik. Parktan sonra coğrafya değişmeye başlamıştı, özellikle Ruta40 bağlandıktan sonraki kısımda yükseklik artmaya başlamıştı, yollar daha virajlı, etraftaki dağlar yeşil ve kızılımsı haliyle çok büyüleyiciydi.
Geceyi geçirmek için Chilecito kasabasında durakladık ve ertesi sabah meşhur Ruta40 manzaralı yolundan devam ettik. Her ne kadar ulusal otoyol olarak geçse de yer yer kasaba-köylerin içerisinden geçen yol adeta mahalle yoluna benziyordu. Cafayate ana hedefimiz olsa da oraya varmadan önce Quilmes Harabelerini görmek istedik. Böylece Cafayate’den sonra geri dönmeyecek, kuzeye doğru ilerleyecektik. Akşam üzeri kapanmadan 1 saat öncesinde vardığımız Quilmes Harabeleri bize o coğrafyadaki yerli halk hakkında güzel bilgiler kattı ve orayı da gezip Cafayate’ye ilerledik.
Bölüm 7
Artık Salta ve Jujuy eyaletlerini gezmeye başlayabilirdik. Bu bölgeye gelenler genelde Salta şehrini merkez yapıp geziyorlar. Cafayate’den Salta’ya ve Salta’nın kuzeyine uzanan çok güzel bir rota bulunuyor. Rotanın Cafayate – Salta arasında Cachi’ye kadar olan 130 kmlik kısım “Infamous 72”den sonra gördüğümüz en kötü yoldu. Bu bölümde kış aylarında suyla beraber yolların bazı kısımları tamamen harap olmuş ve tamamen taşlık hale gelmişti. Hatırlatma olarak yol üzerinde Cafayate’den sonraki tek benzinlik de Cachi’de bulunmakta. Bizim bu bölgedeki yazılarmız aşağıdaki gibi.
Bölgedeki gezilerimizi tamamladıktan sonra Arjantin’den ayrılıp Şili’nin Atacama çölüne doğru yola koyulduk. Jama sınır kapısından geçerek Arjantin gezimizi tamamlamış olduk. Araba satın almak isterseniz aşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz.
İLGİLİ YAZI: Şili’de Araba Satın Almak
TAVSİYELERİMİZ
- Aracı seçerken: Arjantin’de planladığınız geziye bağlı ancak en güzel manzaralar Ruta40 üzerinde olduğundan ve yer yer yolların durumu kötü olduğundan 4×4 veya SUV kiralamanızı tavsiye ederiz. Benzin veya dizel fiyatları benzer.
- Yola çıkmadan önce aracı tamamen kontrol edin. Lastik basıncı ile su, yağ ve gaz seviyelerini kontrol edin. Mutlaka en az 1 tane yedek lastiğiniz olsun!
- Yavaş ve dikkatli sürün. Zaten manzarayı izlemek isteyeceksiniz. Çukurlara, gevşek çakıllara, kire ve çamurlara dikkat edin. Şehirler arası mesafeler çok uzun ve maalesef tamirci bulmak kolay olmuyor.
- Çok zorda kalmadıkça gece araç kullanmayın. Çukurları hatırlatmak isteriz.
- Offline haritaları indirin. Her zaman her yerde internet çekmeyebiliyor. Her ne kadar Google Maps çok başarılı olsa da MapsMe ve iOverlander uygulamalarının az ekmeğini yemedik.
- Deponuzu mümkün oldukça doldurun. Haritalarda benzinlikleri belirleyin ve km-lt hesabını yapın. Uzun bir yolculuk olacaksa da benzin bidonu bulundurmanız çok işe yarıyor. Benzin istasyonu en güvendiğimiz ve sıkça denk geldiğimiz YPF idi.

2020 senesi itibari ile Arjantin’de ekonomik kriz olduğundan devlet 1 USD = 60 ARS politikası uyguluyordu. Fakat döviz bürolarından ve western union’dan 70-80 ARS arası bozdurabiliyorsunuz. Bu sebeple debit kart veya kredi kartı kullanmaktansa büyük şehirde nakit bozdurup gezmek fiyat açısından çok daha avantajlı.
- Yanınızda mutlaka nakit bulundurun. Özellikle küçük kasabalardaki veya ücra noktalardaki benzinlikler sadece nakit ya da sadece visa kartları kabul edebiliyor. O sebeple en azından 2 depoluk benzin ücretini fazladan yanınızda taşımak mantıklı.
- Benzinliklerde tuvaletler ve kimisinde duş alanları var ama en düzgünü sanırsak YPF olanıydı. Aşırı hijyen takıntılısı değiliz ama yine de bazıları kullanılacak gibi değildi. Eski yöntem yol kenarına da hazırlıklı olun 🙂
- Bizim uzun yolculuklarda hep aklımız abur cubura kayar. Mesafeler uzun olduğundan yanınızda su, atıştırmalık bulundurun. Hatta çakmaklığı uyan su ısıtıcıları bile satılıyor. Çay, kahve için mükemmel oluyor. Müzik ise olmazsa olmaz. Öncesinden kendi müzik listenizi oluşturmayı atlamayın.
- Araçta uyumayı ya da kamp yapmayı dert etmezseniz örtü veya uyku tulumu bulundurmanız işe yarıyor. Kaç gece benzinlikte uyumuşluğumuz var. Belki bu konuda biraz cimriliğimiz tutsa da para anlamında iyi tasarruf etmiştik. Üstelik her zaman kalacak yere denk gelemeyebilirsiniz.
- Bizim aracın içinde yatak platformu olduğundan yapamasak da otostopçu alabilirsiniz. Bu coğrafyada çok gezgin olduğundan güvenlik sorunu yaşayanı duymadık.
Bu yazımızı beğendiniz mi? Bir arkadaşınızla paylaşarak yayılmasına yardımcı olursanız çok seviniriz. Ayrıca yazılarımızdan haberdar olmak için takip etmeyi unutmayın.
Teşekkür ederiz!