Amerika’nın En Güney Başkenti
Uruguay’ın başkenti ve en büyük şehri olan Montevideo; aynı zamanda 3.5 milyonluk ülke nüfusunun yarısına ev sahipliği yapıyor. Şehrin isminin Portekizce’de “Dağ Görüyorum” anlamına gelen “Monte Videu” kelimesinden geldiği rivayet edilse de en güçlü teori “Monte-VI-D-E-O“nun açılımı(Monte VI de Este a Oeste) olan “Doğudan Batıya 6. Dağ” anlamından gelmektedir.
Uruguay genel olarak pahalı ve komşuları Arjantin ve Brezilya kadar turistik bir ülke değil. Bu sebeple Montevideo da çok turist alan bir şehir değil. Turist olarak gelen bir çok kişi Buenos Aires’ten şehre geliyor. Bunun için BA’den kalkan direk feribotlarla ya da benzer şekilde Colonia Del Sacramento şehrine feribotla gelip sonrasında otobüs ile Montevideo’ya geçilebiliyor. Biz arabayla yolculuk yaptığımız için feribot fiyatları pahalı olduğundan Buenos Aires’ten arabamızla “Fray Bentos” sınırından geçerek Uruguay’a girmiştik.
2017 yılında; Şili 6.45 M, Arjantin 6.71 M, Brezilya 6.58 M uluslararası turist gelmiş. Uruguay’a gelen uluslararası turist sayısı ise 3.9 M ve en çok ziyaret edilen şehri Montevideo 1 M üstünde turist tarafından ziyaret edilmiş.
Kaynak: https://www.ceicdata.com
Río de la Plata nehir ağzının kuzey kıyısında yer alır. Uruguay konumu itibariyle yıllarca İspanya ve Portekiz arasında paylaşılamayan bir toprak parçası olmuş. Yıllarca aralarındaki mücadele Uruguay’ın en eski şehri Colonia del Sacramento üzerinde olurken, Montevideo şehri 1726 yılında Buenos Aires valisi Bruno Mauricio de Zabala tarafından Portekiz’in Brezilya’dan bölgeye ilerlemesine karşı koymak için kurulmuş. “San Felipe y Santiago de Montevideo” olarak adlandırılmış daha sonra Montevideo olarak kısaltılmış.
İlk yıllarında Montevideo çoğunlukla İspanyol garnizon kasabası olsa da zamanla önemli ticaret üssü konumuna dönüşmüş. Öyle ki Buenos Aires ile de yarışır hale gelmiş. Bu ticaret ile zenginleşen Montevideo’nun tüccarları Uruguay’ın bağımsızlığını sağlamada önemli bir rol oynamış. 1807’den 1830’a kadar Montevideo dönüşümlü olarak İngiliz, İspanyol, Arjantin, Portekiz ve Brezilya kuvvetleri tarafından işgal edilmiş. Mücadeleler sonrasında 1830’da bağımsızlık kazansa da iç karışıklık nedeniyle istikrarın gelmesi biraz geç olmuş.
İlk FIFA Dünya Kupası burada yapılmış ve kupanın galibi Uruguay olmuş.
GEZİLECEK YERLER
Montevideo’yu görmek istiyorduk ama bizi buraya çeken olay dünyanın en uzun karnavalı olan Montevideo Karnavalında bulunmaktı. Karnavalı beklerken gezdiğimiz yerleri aşağıda belirttik.
Açık söylemek gerekirse Montevideo şehir olarak bizde çok etki bırakmadı. Siz yine de gelecek olursanız 2-3 gün sürede aşağıdaki şekilde değerlendirilebilirsiniz.
İLGİLİ YAZI: Montevideo Karnavalı
1. Ciudad Vieja Turu
Montevideo şehrinde görülmesi gereken turistik yerlerin çoğu, eski şehir denilen “Ciudad Vieja”da bulunuyor. Adından da tahmin edileceği üzere Montevideo’daki yerleşim eskiden sadece bu alandan ibaretmiş. Günümüzde Plaza Independencia’dan limana kadar olan bu tarihi alan, Ciudad Vieja barriosu(mahalle) olarak şehrin 62 barriosundan yalnızca birisidir.
Biz bu bölgeyi ücretiz yürüyüş turuna katılarak gezdik. Turda rehberimizin verdiği bilgiler çok öğretici olup aynı zamanda sıkmayacak detayda idi. Plaza Independencia’dan başlayarak önemli ve turistik yerler aşağıdaki gibi olup şehirdeki tüm turistik noktalarını ve yürüyüş rotasını gösteren bir harita hazırladık.
Plaza Independencia
Montevideo şehrini keşfetmeye başlamak için en güzel yer ise Plaza Independencia diyebiliriz. Ciudad Vieja ile şehir merkezini birbirine bağlayan Montevideo’daki en önemli meydan olarak geçmekte. Koloni zamanında ise bu meydan ana askeri garnizonmuş yani kalesiymiş diyebiliriz. Şehir saldırı altında kaldığında buraya sığınılırmış. Eskiden surlarla çevrili olan şehir bağımsızlık kazanıldıktan sonra şehrin genişletilmesi çalışmaları sırasında surlar yıkılmış ve meydan haline getirilmiş. İsmine de Bağımsızlık Meydanı adı verilmiş. Solís Tiyatrosu, Salvo Sarayı ve Başkanlık Sarayı gibi birçok önemli bina bu meydanın etrafında bulunmakta. Meydanın ortasında ise Artigas Mozolesi yer almaktadır.
Palacio Estevez
Eski başkanlık sarayı. Günümüzde ise “Uruguay Hükümetler Müzesi” olarak hizmet veriyor. İçerisinde geçmiş yönetimlere ait önemli belge ve hatıralar sergileniyor. Biz müzeyi gezmedik, rehberimize göre gerçekten tarihe merakı olanlar için tavsiye edilmekte.
Torre Ejecutiva
Günümüzde kullanılan Uruguay başkanlık binası. Bizim ziyaretimiz sırasında ne kapısında ne de çevresinde herhangi bir koruma bulunmuyordu. Giriş katında bulunan geçici sanat gösterimlerine elinizi kolunuzu sallayarak girmek de serbestsiniz.
Artigas Mozolesi
Bu mozole tam olarak Plaza Independencia’nın altında bulunuyor. José Gervasio Artigas her ne kadar savaşta başarılı olmasa da Uruguay’ın kurtarıcısı olarak görülüyor. Kendisi Uruguay’ın bağımsızlığı için mücadeleyi başlatan kişi. Portekiz ve İspanyol krallıklarının sınır bölgesinde olan Uruguay’ın bu çatışmadan ayrı olması gerektiğini savunan Artigas, İspanyolların desteğiyle Uruguay’ın Portekizliler ile mücadele ederek bağımsızlığını kazanmayı planlamış ve nitekim de Portekizlilerle olan mücadeleyi kazanmış. Fakat İspanyollar bağımsızlık konusunda sözünü tutmayınca kendisi Paraguay’a iltica etmiş. Orada ölümünden 5 yıl sonra (Uruguay bağımsızlığını kazanmış) naaşı Uruguay’a getirilmiş. 1923’te anıt heykeli, 1977’de ise mozolesi yapılmış. Mozolenin içerisindeki duvarlarda Uruguay için önemli bazı tarihler işlenmiş ve mozolenin iki yanında koloni zamanından kalma tören kıyafetleriyle 2 asker nöbet tutuyor.
Palacio Salvo
Salvo sarayı, İtalyan mimar Mario Palanti tarafından 1928 yılında yapılmış. Mimari olarak Buenos Aires’teki Palacio Barrolo’ya benzer şekilde inşa edilmiş. Dante’ye hayran olan İtalyan mimarın, İlahi Komedya’ya alegori yaparak tasarlamış olduğu bu bina, 100 m’lik bina 3 ana bölüme ayrılmış. Cehennem, Araf ve Cennet. İlk aşamada otel olarak planlansa da, aksaklıklardan ötürü konut olarak işlev görmüş. Aynı zamanda ilk mimari planlarda kulesinin deniz feneri olarak kullanılması yönündeymiş; hatta bir rivayete göre Buenos Aires’teki Palacio Barrolo ile birlikte karşılıklı çalışan deniz feneri olarak bile düşünülmüş fakat bu planlar hiçbir zaman gerçekleşememiş. Kule 2012 senesine kadar anten kulesi olarak görev yapmış.
Teatro Solis
Uruguay’ın en önemli ve en ünlü tiyatrosu olan Solis Tiyatrosu. 1856 yılında açılmış. 1995-2004 yılları arasında ana binaya ek olarak 2 kanadındaki oval çıkmalar yapılmış ve ana bina da yoğun restorasyon görmüş. Tiyatro binasını rehberli tur ile gezmek mümkün ve fiyat olarak gayet uygun. Bizim de saat planımıza uyduğu için tura katıldık. Tiyatroyu gezerken Uruguay’ın devlet olarak halk ve sanata bakış açısını da dinleme fırsatı bulduk. Hükümet her sene ülkenin dört bir yanından vatandaşları toplar ve Montevideo’ya getirirmiş. Önemli devlet binaları ve müzeler gezdirildikten sonra bu tiyatroda oyun izletilerek bu tanıtım turu tamamlanırmış. Ayrıca Uruguay pahalı bir ülke olmasına rağmen tiyatro oyunlarının ve müzelerin fiyatları komik denebilecek kadar uygun. Bunun sebebi de sanat ve kültürün halkın her kesimine ulaşması içinmiş. Bize en ilginç gelen yönü ise binanın dışında bulunan kırmızı ışık veren lambası. Eskiden bu lamba yandığında şehrin birçok noktasından görülürmüş ve tiyatro gösterisi yapılacağının habercisi olurmuş. Günümüzde yüksek binalar nedeniyle artık yakılmıyormuş.
Puerta de la Ciudadela
Eski şehir olarak geçen bu bölge zamanında tamamen surlar ile kaplıymış. Fakat Montevideo’nun büyümesiyle birlikte surların bir engel olduğunu düşünen zamanın yöneticileri tüm eski surları yıkmışlar. Eski surlardan ayakta kalan tek yapı bu kapı olmuş. Şehir saldırı altında kaldığında, askeri garnizona sığınmak için kullanılan çıkış kapısı.
Sarandi Yürüyüş Yolu
Sarandí yürüyüş yolu, Ciudad Vieja’nın ana yaya caddesi ve şehrin en sık ziyaret edilen turistik mekanıdır. Bağımsızlık Meydanından başlar, Plaza Constitución boyunca devam edip Mercado del Puerto’da sonlanır. Akşamları ne kadar tekin bilmiyoruz ama gündüzleri güzel bir havaya sahip. Yol boyunca mimari açıdan güzel binalar, sanat galerileri, birçok mağaza bulunuyor. Kale kapısından geçince hemen başlayan yerdeki karolar dikkatimizi çekti. Uruguay’ın güneş sembolü altında Uruguay için önemli insanların isimleri yer almakta. Uruguay’lı olmasa da Rolling Stones, Mandela gibi sonradan dahil edilen isimler de bulunmakta.
Plaza Constitución
Eski şehrin merkezi konumunda yer alan bu meydan tüm ticaret ve politikanın kalbiymiş. Koloni dönemindeki hükümet binası(Cabildo) ve ana katedralin bu meydanda bulunması da bu sebepten ötürü. Plaza Matriz olarak da ismi değiştirilen bu meydan günümüzde yeşillikler içinde gölgelikli güzel bir ortam sunuyor. Aynı zamanda merkezinde yer alan çeşmesini dikkatle incelediğinizde o dönemdeki İtalyan mimarların İspanyolca kelimelerde yaptıkları bazı hataları açıkça görülmekte. Ve neredeyse Uruguay’ın kuruluşundan beri var olan bu hatalar halen düzeltilmemiş. Bu da Uruguay’lıların ne kadar rahat insanlar olduğunu gösteriyor.
Metropolitan Katedrali
Bu katedral Uruguay’ın merkez Katolik kilisesi. Kilise 1740 yılında inşa edilmiş olsa da 1790 yılında günümüzde haliyle tekrar inşa edilmiş. Neo klasik mimariye sahip kilisede Uruguay’ın ilk başkanı olan Fructuoso Rivera’nın mezarı bulunmakta ve Uruguaylıların utanç duyduğu bir geçmişini de hatırlatır nitelikte.
Fructuoso Rivera
Uruguay’ın ilk başkanı ve 1831’deki “Massacre of Salsipuedes” emrini veren kişi. Uruguay’daki yerli halk olan Charrua’ları öldürtmüş. Bu sebeple Uruguay hiç yerlisi olmayan bir ülke olarak bilinmekte.
Cabildo de Montevideo
Koloni zamanında eski hükümet evi olarak kullanılmış. Günümüzde ise şehrin tarihi arşivini içeren müze olarak kullanılmakta.
Café Brasilero
1877 yılında açılan Brezilya temalı bu kafe, Uruguay’ın en eski kafesi olmasıyla ünlü. Bunca yıla rağmen kafe dekorasyonu halen eski günlere ait. 140 yıllık kafe birçok sanatçı yazar ve müzisyeni ağırlamış. En önemlisi Uruguaylı yazar Eduardo Galeano. Kendisi her Çarşamba bu kafeye gelir ve yazılarını yazarmış. 1980-2010 yılları arasında kapalı kalmış, daha sonra kültürel alan olarak ilan edilen ilk kafe olmuş.
Plaza Zabala
Bu meydan şehir surlarının yıkılmasından sonra kamu alanı olarak ayrılmış ve merkezinde şehrin kurucusu Bruno Mauricio de Zabala heykeli dikilmiş. Heykelin önünde şehri temsil eden “Montevideo kalkanı”nı görmek mümkün. Kalkanda Montevideo Tepesi ve Kalesi bulunmakta. Meydanı farklı kılan ise şehrin diyagonal planlamasına çapraz şekilde konumlandırılmış olması.
Mercado del Puerto
1800’lerde Montevideo şehrine gelen ürünlerin satılabileceği toplu bir market ihtiyacı ortaya çıkmış. Zamanın büyük tüccarlarından Pedro Sáenz de Zumarán limana yakın bu araziyi almış. Sonrasında ise market için klasik bir inşa metodu yerine demir iskelete sahip kapalı bir market istemiş. O zamanlar Güney Amerika’da bu tarz bir inşa metodu olmadığı için demir iskelet Liverpool şehrinde üretilip Montevideo’ya getirilmiş. Market ilk zamanlarda meyve, sebze hali gibiyken sonrasında Uruguay’ın yükselen ihracat ürünü et de reyonlara eklenmiş. Fakat modernleşen alışveriş kültürüyle zaman içerisinde turistik restoranların bulunduğu bir yer haline gelmiş. Fiyatlar biraz pahalı olsa da burada et yemek isterseniz “La Chacra”restoranını tercih edebilirsiniz.
2. Pazarlar ve Parklar
Feria de Tristán Narvaja
Montevideo’nun en ünlü bit pazarı. Sadece Pazar günleri sabah erken saatlerden öğleden sonraya kadar kuruluyor. Cordon mahallesinde Tristan Narvaja sokağında kuruluyor. Fakat bu ana cadde bildiğimiz pazarlardan pek de farklı değil. Esas farklı olan yanı sokaklarında kurulan bit pazarı. Burada eski askeri kasketler, havan topları, 90lardan kalma kasetler, yüzyıl başlarından kalma mutfak gereçleri ve çiftçilik malzemeleri bulmak mümkün. Bit pazarlarına merakınız varsa ve haftasonuna denk getirdiyseniz bir göz atabilirsiniz.
Pazara girdiğinizde Venezuela mutfağından birkaç atıştırmalık da deneyebilirsiniz. Arepa ve empanadaları oldukça başarılı.
Parque Rodo
Bu park aynı zamanda bulunduğu mahalleye de ismini vermiş. “Rodo” ismi ise Uruguaylı yazar “José Enrique Rodó”dan gelmekte. Bu park içerisindeki ufak kalesi ve gölü ile sıcaktan kaçmak için güzel bir alternatif. Bu parkın içerisinde Pazar günleri kurulan küçük pazar ise hediyelik eşya almak için de uygun. Tristan Narvaja Bit Pazarı ardından öğleden sonra gelinebilir.
3. Rambla – Montevideo Sahili
Montevideo Sahili, kesintisiz bir yaya yolu sunmasıyla ünlü. Liman’dan başlayan sahil yolu 27 kilometre boyunca kesintisiz olarak devam etmekte. Ve bu yol dünyanın en uzun kesintisiz sahil yolu olarak geçiyor. Bu sahil yolunda en güzel aktivite bizim için elektrikli scooter sürmek oldu. “Grin” firmasının bir uygulamasıyla bir çok noktada alabileceğiniz elektrikli scooterlar bulunuyor. Sahil yolu aynı zamanda Montevideo’nun güzel plajlarından da geçiyor. Bunlardan en iyileri Pocitos ve Ramirez plajları. Ama uyaralım Montevideo Rio de la Plata ağzında bulunduğundan denizi öyle seveceğiniz türden değil.
Ramirez Plajı, Rodo Parkının yakınında olup parka uğramışken göz atabilirsiniz. Pocitos plajı ise, Ramirez plajına kıyasla çok büyük ve daha güzel bir plaj. Plaj oldukça hareketli denize girmeyecek olsanız bile sadece güneşlenmek için gidilebilir. Hemen yanında ise ünlü Montevideo yazısı bulunmakta.
4. Diğer Yerler
Bizim denk getiremediğimiz diğer gezi noktaları da;
- Palacio Taranco: Plaza Zabala’nın önünde yer alan bu saray, 20. yüzyılın başlarında mimari tarzın Fransız mimarisinden etkilendiği bir dönemde inşa edilmiş. Günümüzde Avrupa tarzı mobilyalar, resim ve heykellerin içerdiği Dekoratif Sanatlar Müzesi olarak kullanılmakta.
- Palacio Legislativo: Uruguay parlamentosunun toplandığı yer. Binanın içerisinde 27 farklı mermer kullanılmış. İçerisine rehberli turlar düzenlenmekte.
- Castillo Pittamiglio: Yerel simyacı ve mimar Humberto Pittamiglio eksantrik mirası olan bu binada Simya, Hristiyan, Templar, Rosicrucian ve Masonik semboller bulunur. Binanın içinde ise çok sayıda dar koridor, hiçbir yere açılmayan kapılar, kör pencereler ve garip şekilli odalar varmış.
- Museo de Tango: Tango, Uruguay kültüründe de önemli bir yere sahip. Tango tarihi ve önemli figürlerini anlatan küçük bir müze.
- Museo del Carnaval: Bu müze, Montevideo’nun Karnaval’ının 100 yıllık tarihini belgeleyen kostümler, davullar, maskeler, kayıtlar ve fotoğraflar koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor.
Ne yenir? Ne içilir? Nerede?
Uruguay mutfağı, Arjantin mutfağına çok benzer; her iki ülkede de menüler ağırlıklı olarak ete dayanır. Mate de, Güney Amerika’nın kuşkusuz en çok içilen çayı diyebiliriz. Hafif acımtırak bir tada sahip. Sürekli elinde termoslarıyla mate içen Uruguaylıları görebilirsiniz.
Kırmızı et ve Şarap – Arjantin’deki gibi sığır eti inanılmaz yaygın ama domuz eti de opsiyonlar arasında olabiliyor. Parilla, Asado gibi çeşitli mangal/ızgara eti ve yanında da şarap tatmak isterseniz Mercado de Puerto’daki mekanları deneyebilirsiniz. Şarap denince Tannat türünü denemelisiniz. Tannat üzümünden yapılan şarap dünyanın en sağlıklı şarabı olarak geçiyor.
Chivito: Chivito sandviçi olarak geçiyor. Farklı çeşitleri olsa da en basiti şu temel malzemelerden oluşur: iki tereyağlı ekmek, jambon, eritilmiş peynir, domates, marul ve mayonez arasında ince bir dana biftek.
Chivito’nun Keşfi
31 Aralık 1944’te ilk chivitoyu icat eden Punta del Este’deki ünlü restoran El Mejillón’un sahibi Antonio Carbonaro’dur. Bir gece restoranında keçi eti (chivo) isteyen bir Arjantinli turisti reddetmek istememesinden ortaya çıkıyor. Uruguay’da keçi bulunmadığından Carbonaro müşteriyi kaybetmemek için tereyağı, jambon ve ince sığır eti biftek ile birlikte sandviç hazırlamış. Müşteriye yemeğin chivito (veya “küçük keçi”) olarak adlandırıldığını söylemiş.
Viski – Dünyada kişi başına en çok viski tüketimi sıralamasında İskoçya’dan sonra Uruguay gelmekte. Geçmişte ekonomik sıkıntıları olan halk sürekli barlarda içermiş.
Grappamiel – Uruguay’da popüler olan ve üzüm, tahıl, bal ve şeker içeren alkollü bir içki.
Medio medio – Yarı şampanya yarı beyaz şarap alkollü içki.
Akşam Yemeği mekan önerisi: Tona
Uruguay’ın ünlü şefi olan Hugo Soca tarafından açılmış olan bu kaliteli restorana merakımızı cezbettiği için gittik. Menüsü çok sade ve iki türlü bulunuyor. Birisi Hugo Seco’ya ait tarifler, diğeri ise daha ananevi olan “Grandma Tona” menüsü. Biz aşağıdakileri denedik ve gayet memnun kaldığımızı söyleyebiliriz.
Spinach Fritters with Garlic Mayonnaise 
Homemade Ricotta Cannolli 
Stewed Veal Meatball, Mashed Potatoes
ULAŞIM – KONAKLAMA
Biz arabayla olsak da şehirde arabamızı kullanmadık. Neredeyse her yeri yürüyerek gezdik.
Aynı zamanda UBER uygulaması da gayet güzel çalışıyor ve taksilerden çok daha uygun.
Bunun dışında Grin uygulaması ile elektrikli scooter kiralayabilirsiniz.
Konaklamaya gelince tercihinize göre farklı mahalle opsiyonlarınız var. Bu blog yazısında güzel detaylar var. Bizse fiyat ve lokasyon bakımından ilk olarak Parque Rodo ve Cordon mahalleri arasında kalan Vato Loko hostelde kaldık. Açıkçası hostel daha yeni olduğu için çok eksikleri vardı ve pek memnun kalmadık.
Daha sonra karnavalın bir hafta ertelenmesi sebebiyle AirBNB üzerinden Pocitos mahallesinde bir dairede kaldık. Fiyat bütçemizin biraz üstünde olsa da sunduklarıyla çok başarılıydı. Merak edenler için linkini bırakıyoruz.
MALİYET
Kur 1 $ = 37 UYU
Uruguay’da yabancılara eğlence vergisi alınmıyor. O yüzden kredi kartı ile yaptığımız tüm restoran ve konaklama harcamalarında indirim aldık.
Konaklama
Vato Loko Hostel ortak banyolu oda 4 gece (88 $)
AirBNB Daire 5 gece (227 $)
Ulaşım Ücretleri
Grin Scooter kiralama 2 kişi 1 saat : 200 UYU (5 $)
UBER x 3 kere: (14 $)
Tur – Giriş Ücretleri
Ciudad Vieja Ücretsiz Yürüyüş Turu bahşiş: 600 UYU (16 $)
Teatro Solis rehberli tur 2 kişi : 180 UYU (5 $)
Murga Gösterisi Velodromo giriş 2 kişi : 680 UYU (18 $)
Llamadas Karnaval giriş 2 kişi : 960 UYU (26$)
Yemek
Cafe Brasilero 2 kahve ve tatlı: 435 UYU (12 $)
La Chacra öğle yemeği: 1680 UYU (45 $)
Tona Akşam yemeği: 2455 UYU (65 $)
Mc Donald’s 2 kişi menü x 3 kere: 1500 UYU (39 $)
Evde yemek yaparken market harcamaları (115 $)
Bu yazımızı beğendiniz mi? Bir arkadaşınızla paylaşarak yayılmasına yardımcı olursanız çok seviniriz. Ayrıca yazılarımızdan haberdar olmak için takip etmeyi unutmayın.
Teşekkür ederiz!
travellousduo.wordpress.com 